Vakıf Katılım web
Röportaj 25.02.2020 09:00 Güncelleme: 25.02.2020 13:17

MEHMET REİS:TARIM BİR GIDA GÜVENCESİDİR

"Tarım bir gıda güvencesidir. Bu ülkenin milli güvenliği kadar önemlidir. Biz öyle bir coğrafyanın üzerindeyiz ki gen bankası bizim ülkemiz. Özellikle bakliyatın ve buğdayın anavatanı bizim ülkemiz."
MEHMET REİS:TARIM BİR GIDA GÜVENCESİDİR

Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, bakliyat üretiminin önemini ve artırılmasının açlığa çare olacağını her fırsatta dile getiren bir isim. Reis'le her yönüyle tarımı konuştuk.

Bakliyat yetiştirmede dünya sıralamasında neredeyiz? Bakliyat 50 yıl önce neredeydi; bugün nerede?

Sıralamaya baktığınız zaman ülkeler kendi iç tüketimini karşılamak zorundalar ama dünya ticaretinde tarım ürünleri; ihracatta çok önemli bir yer teşkil ediyor. Yani bugün dünyada teknolojiyi kullanarak işler yapılıyor. Robotlar, dronelar kullanılıyor. Bu ülkelerin başında Amerika geliyor. Amerika’dan sonra Konya büyüklüğünde Hollanda ikinci sırada. Üçüncü sırada Almanya, Brezilya, Fransa diye gidiyor. Tarım ürünleri ihracatında ülkemiz maalesef 2.1 oranla 21. sırada…

İthalat rakamlarında bilginiz var mı?

Yıllardır siz “Tarım ülkesiyiz” diyorsunuz. Biz öyle bir coğrafyanın üzerindeyiz ki gen bankası bizim ülkemiz. Özellikle bakliyatın ve buğdayın anavatanı bizim ülkemiz. Bir ülkenin ben ihracatına bakarım. Var olmak için ihracatınız olmalı. Hele hele bizim gibi bir ülkenin cari fazlası olması gerekir. Bu potansiyel var bizde. Ben buna inanan bir insan olarak söylüyorum. Hala bizim tarım alanlarımız çok kıymetli. Yüzde 80’in üzerinde tarım alanlarımızda erozyon var. Amacı dışında kullanım var. Ama buna rağmen biz tarım ülkesiyiz. Tarım ülkesi olarak en çok üzüldüğüm nokta benim atalarımın ekip biçtiği ürünleri bugün ithal etmek; sektörün içinde 45 yıldır olan bir kişi olarak benim ağrıma gidiyor. Ülke olarak söylüyorum bunu. Biz genelde yerli üreticiye destek veriyoruz ama ben genel konuşuyorum. Bu ürünlerin ithal edilmemesi gerekir. Buğday, arpa, kırmızı mercimek ya da fasulye ithal edilmemeli. Bugün biz yeşil mercimeği; bizden tohumunu alan Kanada’dan ithal ediyoruz. 1990 yılında Amerika’da, Kanada’da yeşil mercimek; nohut üretimi yok denecek kadar azdı. Şimdi bunlar ürettiler ve dünyaya satıyorlar. Bugün Kanada’nın 3.5 milyon ton mercimek fazlası var. Ama ben şöyle söyleyeyim. İhracat konusuna müsaadenizle gireyim. Belki soracaktınız ama…

Evet lütfen…

Türkiye aslında tarım ürünleri ihracatında ön planda olabilir. Biz 1988 yılında madem mercimekten örnek verdik 1 milyon 40 bin ton mercimek çeşidi üretmişiz. Bunun yaklaşık 8 bin tonu kırmızı mercimek. Biz dünya ülkelerinin çoğuna ürün satıyoruz. Mercimek üretiminde bugün yüzde 35 ile dünya birincisiyiz. 1988’de, dikkatinizi çekerim, o zamanlar nüfus 56 milyon civarında. Ve biz kırmızı mercimekte dünyada birinci sıradayız. Bugün 82 milyon nüfusumuz var. O gün 1 milyon 40 bin ton üretilen ürünün yarısı bugün üretilmiyor. Üretilemiyor.

Biz bugün Reis olarak net 16 ülkeye ürün gönderiyoruz. Bunların başında demin saymış olduğum dünyada ilk 10’a giren Amerika var. Hollanda var. Fransa var. İsviçre var. İngiltere var. Bunlar tarımda gıdayı yönlendiren ve üretim potansiyeli en yüksek; ihracatta söz sahibi ülkeler. Biz Reis markası olarak oraya ürün gönderiyoruz. Nereden bu ürün? Türkiye’mizde; çiftçimizin alın teri, emeğiyle ürettiği ürünler. Şuraya getirmek istiyorum. Türkiye’de üretilen ürünler; talep görüyor yurt dışından. Ben o ülkelere ne gönderiyorum? Pirinç. Amerika bugün Türkiye’ye de pirinç satıyor. Amerika, Türkiye’den alıyor.

Amerika’da 1500 noktada Reis satılıyor. İngiltere’de 2500 noktada varız.1 milyon 40 bin ton mercimek çeşidi olan bu ülke bugün 1 milyon ton mercimek üretse; bunu yurt dışına satarız. Onun için ben Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü söyleyeyim: “Milli ekonominin temeli ziraattır” demiş. Gelişmiş ülkeler bundan 50 yıl önce potansiyeli görerek önem vermişler. Ve bugün tarıma verdikleri değerle ekonomilerini büyütmüşler. Bu çok önemli.

Biz ne yapmalıyız?

17.5 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatımız var. Bizim için çok düşük bu 17.5 milyar dolar. Çünkü Konya kadar toprağı olan Hollanda’da bu rakam 100 milyar doların üzerinde. Onun için bizim hedefimizde 2023 yılında 40 milyar dolarlık ihracat hedefleniyor ama altını çizeceğim hususlar var. Bizim ne yapmamız gerekiyor? Biz ölçek ekonomisiyle ve imece usulü ile yani birlikte; hep beraber konsensüs oluşturmamız gerekiyor. Bir tarafta çiftçimiz, bir tarafta besicimiz, bir tarafta karar vericiler, bir tarafta üniversiteler, bir tarafta işin hamallığını yapan bizler, basın, sivil toplum örgütleri, iç içe, beraber bir çalışmayla tarımı üst düzey potansiyeli arttıracak duruma getirebiliriz.

Tekrar bir tahıl ülkesi olmamız için , elinizde 3 altın anahtar olsa ne önerirdiniz?

Tarım bir gıda güvencesidir. Bu ülkenin milli güvenliği kadar önemlidir. 3’ünü söyleyeyim ama 11 madde var. 

Birincisi nisan ayında bir anket yapıldı. Orada da soruldu. “En büyük sıkıntınız nedir?” diye sordular. İklim şartlarını söylediler. Yani küresel iklim değişikliğini hissettiklerini ve hava şartlarının kendilerini zorladığını söylediler. Daha sonraki sorulardan bir tanesi de, “Sizden sonra bu işi devam ettirecek birileri var mı?” dediler. Yüzde 41’i, “Bizden sonra ailemiz bu işi yapar” dedi. Ege ve Trakya’da gençler tarımı telaffuz bile etmek istemiyor; yani göç ediyorlar. Üçüncüsü tabi çiftçilerin söylediğini söylüyorum. Girdi maliyetlerinin çok yukarıda olması ve ürünlerini karla satamamaları. Ben bu üçünü söylerdim. 

Ülkemizde yine ifade ediyorum. Tarım üst seviyeye yine gelir. Eğer biz tarımda çiftçimizi itibarlı duruma getirirsek ve yine bu yolda birlikte sorunlara çözüm bularak hareket edersek başarılı oluruz. Yine burada 1923 yılında Mustafa Kemal Paşa kurmaylarını yanına çağırmış. “Biz ulusal bağımsızlığı kazandık ama ekonomik bağımsızlığı kazanmak için üreticiden yoksun olan milletler; üretenlerin esiri olur. Çiftçi ve çoban bu ülkenin asıl sahipleridir. Bu milletin efendisi üreten köylüdür” demiş. Yani bizim burada üretim için buna önem verilmesi lazım. 

Türkiye, Akdeniz Bölgesi’nde yer alıyor. Küresel İklim Değişikliği’nden en çok biz etkileneceğiz. Türkiye’nin son dört yılına baktığınız zaman 1940’tan sonra en sıcak yıllar olarak tarihe geçti. Türkiye küresel iklim değişikliğine hazırlıklı olması lazım. Küresel boyutta bu işe çözüm aranmalı. Üreticimizin ürettiği üründen para kazanması lazım. Eğer üretmesini istiyorsanız. Bunun yanı sıra girdi maliyetlerini azaltmalıyız. İlaca ve gübreye para veriyoruz. Onun için girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi lazım. Çiftçimizi destekleme modelini öyle bir seçmeliyiz ki üretime yönlendirebilelim. Gençleri tarıma teşvik etmemiz lazım.

Bununla ilgili ne gibi planlama yapılmalı ki gençlerin önüne cazip fırsatlar konulabilsin?

Tarım ve hayvancılıkta geri dönüşü sağlayacak politikaların uygulanması gerekiyor. Siz bunu yaparsanız gençler orada kalır. Çünkü doğdukları yerde sosyal statüyü verirseniz topraktan uzaklaşmaz. Tarım emekçileri şehre göç ettiğinde şehrin sorunları da artıyor. Önemli olan tarımda altyapı sorunlarını halletmek. Teknoloji kullanırsa Türkiye rekabet şansını elde eder. Yani tarımın sorunları halledilmeden gençler tutulmaz. Orman varlıklarınızı koruyacaksınız. Suyunuzu koruyacaksınız. Bugün Avrupa Birliği, dünyada kullanılan ilaçların yüzde 75’ini kullanmıyor. Orman varlıklarınızı, ilacınızı, suyunuzu kullanırken enerji konusunda dışa bağlılığı bitireceksiniz. Çiftçiye destek veriyorsunuz tamam da adam üretirse size borcunu ödeyecek; üretemezse nasıl ödesin? Bunlar yapmadığınız zaman nasıl olacak? Türkiye’de yüzde 25 tarım sigortası var. Tarım sigortasının kapsamı genişletilmeden, sayısını arttırmadan nasıl ilerleme olacak? Avrupa ve Amerika’da tarım bir aile geleneği. Ve orada insanlar ailenin içerisinde tarım ile öyle iç içe gelmişler ki, statüleri öyle yukarda ki. Çocuk kendiliğinden isteyerek orada kalıyor. Siz çocukların isteyerek orada kalmasını sağlamanız lazım.

Bugün Tarım ve Orman Bakanı olsanız ilk
icraatınız ne olur?

3 senede bana bıraksınlar ben Türkiye’nin pirinç ihtiyacını karşılarım. İhracat yapacak duruma getiririm. Bunu bugün iddia etmiyorum. Ben İstanbul Ticaret Odası Başkanı iken yıl 1993, Ticaret Odası Meclisi’nde bir konuşma yaptım. Dedim ki, “2000 yılından sonra biz bakliyat ithal edebiliriz. Pirinci bana bırakın 3 yıl içinde ihtiyacı karşılarım” ki yüzde 50 açık var…

O zaman bana, “Müneccim misin?” demişlerdi. O zamanlar her şey bol. Ama ne oldu? 1996 yılında Türkiye, fasulye ithal etti. 2000 yılına gelmeden mercimek ithal edilmeye başlandı. 

Reis Gıda, dünyanın neresinde?

16 ülkeye ihracatımız var. İhraç ettiğimiz ürünler, dünyaya ürün satan ilk 10 ülkelerin içerisinde bulunan ülkeler. Bu son derece önemli. Demek ki Türkiye üretse hem kendine yeter hem satış yapar, hem ülke ekonomisine katkıda bulunur; hem de cari fazla verir. Topraklarımız her ne kadar erozyona uğrasa da bu potansiyel var.

Biraz Taşköprü’nün neden sarımsakta ünlü olduğunu anlatır mısınız?

Sarımsağın bugün Kastamonu ekonomisine getirisi 240 milyon lira. Bu çok büyük bir rakam. Çünkü demir-kükürt olmasından dolayı dünyada eşi benzeri olmayan bir toprak yapısı var. Onun için lezzetli. Taşköprü sarımsağı; dünyadaki sarımsaklardan farklı bir yerde. Taşköprü’, sarımsakta Türkiye’nin ilk fabrikası kurulan yer. Ben büyükşehirde kazandıklarımı kendi topraklarıma yatırdım. Bunlardan bir tanesi Taşköprü’deki sarımsak fabrikası. 1997 yılında gazetede bir haber çıkmıştı. “Taşköprü üreticileri sarımsakları derelere döküyor; toprakta bırakıyor. Reis gelsin bunu kurtarsın” diye. Ben devletten bugüne kadar teşvik ve destek almadan, kredi kullanmadan öz sermayem ile ilk sarımsak fabrikasını oraya kurdum. Çünkü sarımsak 2000 yılından 2016 yılına kadar bir istikrar kazandı; zarar ettirmedi. Ve ırmaklara, nehirlere dökülmedi. Kopuk dediğimiz taneleri bile topraktan alıp ezme püre haline getirdim ve pastırma/sucuk fabrikalarına gönderdim. 

Bakliyat sektörünün Reis’i misiniz?

Ben rahmetli babamdan kalan soyadımla bir marka yaptım. Bu bizim Anadolu’da vardır. Reis Ticaret diye kurdum. Rahmeti babam genç yaşta vefat etti. Ben 19 yaşındaydım. Baba, bir çınar ağacı gibidir. Meyvesi yoksa bile gölgesi yeter. Benim idolümdür babam.  Babamın söylediği çok cümleler vardır. Karadeniz’de şöyle geçer… “Yönü belirleyen rüzgar değil; yelkendir. İyi kaptan fırtınalı havada belli olur. Gideceği yeri bilmeyen kaptana rüzgar neylesin” denir. Babamın söylediği en güzel cümlelerden bir tanesi, “Tezgahın varsa başında; teknen varsa Karadeniz’de öyle tabir edildiği için kıçında duracaksın”… derdi. En son söylediğini yıllar sonra bir yerde duydum. Bize söylediği şey şuydu: “İşten artmaz; dişten artar…”. Yani tasarruftur. Ben tasarruf derken 1500’ün üzerinde öğrenciye burs verdim. Şehit ailelerine yardım ve moral geceleri yaptık. Organ bağışı kampanyalarımız oldu. Sosyal sorumluluk projeleri yaptık.

Mehmet Reis KİMDİR?

Mehmet Reis, 1957 yılında İnebolu’da doğdu. Eğitim hayatına Samsun Eğitim Enstitüsü’nden sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde devam etti.

Yükseköğrenimine başladığı yıl babasını kaybetti ve Unkapanı’nda gıda işi yapan bir ticarethanede muhasebe ve satış bölümünde çalışmaya başladı. 1981 yılında sadece güvene dayalı sermayesiyle REİS Ticareti kurarak iş hayatına atılır. 1993 yılında Reis Tarımsal Ürünler San. Tic. A.Ş.’yi kurar ve 2000 yılında ise Taşköprü’de Türkiye’nin ilk sarımsak işleme tesisini açar.

1994 yılında enflasyonla mücadele için tek başına radikal bir karar alarak Türkiye’de ilk defa sabit fiyat uygulamasını cesaretle gerçekleştirir.

Türk tarımına yaptığı hizmetlerden dolayı İş Dünyası Onur Ödülü’nü alır. Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin gelişmesi, Türkiye’nin ekonomik sorunlarını çözmeye yönelik katkı ve kampanyalarda yapmış olduğu girişimler ve enflasyonla mücadelede gerekli çabayı göstermiş olmasından dolayı; Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Bakanlık tarafından ilgili yazılarla takdir edilir.

Tarım başta olmak üzere, yaşanan ekonomik sorunları ve çözüm önerilerini, bunun yanı sıra çocuklar ve gençler arasında hızla yayılan günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi olan obeziteye karşı dengeli ve sağlıklı beslenme ile ilgili bilimsel ve toplumsal bilgileri; ayrıca diğer sosyal sorumluluk projelerini, devletin resmi kurumları ve yetkilileri ile paylaşmaya devam ediyor. Günümüzün gerek ekonomik, gerekse sosyal yapısıyla ilgili olan bilgi birikimlerini, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarında gerçekleştirdiği söyleşi ve etkinliklerde, dergi ve gazetelerdeki yazılarıyla da devamlı gündemde tutar.