Röportaj 30.06.2017 13:14 Güncelleme: 30.06.2017 13:59

​Limak Enerji Ceo'su ve Enerji Ticareti Derneği Başkanı Birol ERGÜVEN: TÜRKİYE ALTIN FIRSAT YAKALADI

Birol Ergüven: Şu ana kadar sürdürülen reformlar ile Türkiye enerji ticaretinde altın bir fırsat yakaladı. Geldiğimiz noktada atılması gereken son bir kaç adım ile tüm Güneydoğu Avrupa'da ve orta doğunun en dinamik ve en güçlü piyasası olabiliriz. Bu da daha fazla yatırım, daha fazla istihdam ve daha ucuz enerji demektir.
​Limak Enerji Ceo'su ve Enerji Ticareti Derneği Başkanı Birol ERGÜVEN: TÜRKİYE ALTIN FIRSAT YAKALADI

Neşe BERBER
Fotoğraf: Şafak GÜVEN

Limak Şirketler Grubu, faaliyet gösterdiği alanlara enerji sektörünü de kattı. Ülkemizin en temel ihtiyaçlarından olan enerji üretimi konusunda çalışmalarını sürdüren ve kısa sürede büyüyen Limak Enerji, yenilenebilir enerji kaynakları başta olmak üzere stratejik öneme sahip birçok proje geliştirmiş ve geliştirmeye devam ediyor. Sahip olduğu termik ve hidroelektrik santraller ile elektrik üretimi gerçekleştiren şirket, yurtiçi ve yurtdışındaki enerji yatırımları ile büyümeye devam ediyor. Limak Enerji’nin CEO’su Birol Ergüven, aynı zamanda Enerji Ticareti Derneği (ETD) başkanlığını da yürütüyor. ETD’nin kuruluşundan itibaren serbest piyasanın oluşturulmasında önemli bir rol üstlendiğine dikkat çeken Ergüven, “Milli Enerji Politikası’nın detaylarını ve alt strateji belgelerini oluştururken de, iletişim ve koordinasyonun en yüksek seviyede sağlanması ve sürdürülmesini arzu etmekteyiz.” diyor. Ergüven ile Türkiye'nin enerjisini ve enerji  ticaretinde geleceğini  YeniBirlik için konuştuk.

IMG_0086.jpg2

ETD, güncel olarak sektörü ilgilendiren hangi çalışmaları yapıyor? 

 Enerji Ticareti Derneği (ETD), ülkemizin büyümesine katkıda bulunacak bir serbest enerji ticareti piyasa yapısının kurgulanması ve işletilmesini sağlamak amacıyla 2010 yılında kuruldu. Kuruluşumuzdan bu yana gerek üyelerimizin faaliyet alanlarında ve gerekse ülkemizin ekonomi ve enerji ihtiyaçlarına uygun çözüm önerileri üretmekte ve bunları sektörünün tüm ilgilileri ile paylaşmaktayız. Bu kapsamda enerji ticaretinin adil ve serbest yapılabilmesi, enerji ticaretinde standardizasyon, enerji piyasalarının tüm unsurları arasında eşit rekabet koşulları, şeffaflık, öngörülebilirlik, piyasa işletiminin ve fiyat oluşumunun güvenilirliği başlıca konulardır. Bu unsurlar, sadece tedarik şirketlerinin faaliyetlerini değil, üretim şirketlerinin yatırımlarının geleceğini ve ülkemizin arz güvenliği sorunuyla mücadelesinin başarısını da etkileyecek hayati faktörlerdir.

Tüm üyelerimizden temsilcilerin aktif katılımıyla kurduğumuz çalışma grupları tarafından tüm bu konularla ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda hem bu sorunların çözüm önerilerine ilişkin önerilerimiz, hem de piyasamızın gelişimi için daha ileri adımların atılmasına dönük geliştirilen fikirler ile ilgili görüşlerimiz oluşturulmaktadır. Bu görüşler başta Enerji Bakanlığı, EPDK ve EPİAŞ olmak üzere sektör içinden ve dışından gerekli tüm muhataplarla paylaşılmakta, bu alanlarda yapılacak tüm düzenleme çalışmalarına destek olunmaktadır. Ayrıca sektörümüzün operasyonel gelişimine katkıda bulunmaya dönük olarak Borsa İstanbul, Takasbank, Kredi Kayıt Bürosu gibi sektör dışı şirket ve kuruluşlarla da ortak çalışmalar yürütülmektedir. Yine bu konularda genel bilinirliğin ve algının gelişmesi için çeşitli paneller, eğitimler gibi çeşitli katılımcı portföylerine dönük organizasyonlar yapılmaktadır.

Önümüzdeki döneme dönük global enerji piyasalarında ne gibi gelişmeler yaşanacak, beklentileriniz neler? Türkiye, bu gelişmeler ışığında nasıl hareket etmeli? 

Türkiye, coğrafi olarak enerji kaynaklarının üretimi ve enerjinin tüketim merkezleri arasında stratejik bir konuma sahiptir. Ayrıca kendi tüketim miktarı açısından da bölgesindeki en önemli pazarlardan bir tanesidir. Bu konum, ülkemize bir enerji merkezi haline gelme imkanının ötesinde aynı zamanda misyonunu yüklemektedir. Doğalgaz ve petrol piyasası açısından özellikle İran’ın dış piyasalara açılımı, Doğu Akdeniz’deki yeni kaynak keşifleri ile Irak ve Suriye’deki gelişmeler, önümüzdeki dönemde bölgesel olarak enerji piyasalarının gelişimini etkileyecek faktörlerdir. Elektrik enerjisi açısından ise bölgedeki piyasalar ile entegrasyon seviyesi büyük önem taşımaktadır.

Enerji merkezi kavramı aslında iki boyutludur. Bunlardan bir tanesi transit hatların toplandığı lojistik bir merkez olma, diğeri ise bölgedeki enerji fiyatlarının belirlendiği ve referans teşkil ettiği bir piyasa merkezi olma durumudur. Lojistik merkez olabilmek için Türkiye’nin çok önemli coğrafi avantajları bulunmakla beraber, bu konuda uluslararası siyasi ve diplomatik gelişmelerin nihai belirleyiciliği çok yüksektir. Bölgesel olarak merkezi bir piyasa haline gelebilmek için ise hacim ve derinliği olan bir piyasaya sahip olmak gerekir. Bunun ön şartı da serbest piyasa kültürünün iyice oturması, şeffaflık ve öngörülebilirliğin artmasıyla oluşan fiyatlara sarsılmaz bir güvenin sağlanmasıdır. Ancak bunlardan sonra Türkiye enerji piyasası, bölgesel bir merkez haline gelebilir. Bunun için devlet iradesi ve kamu kurumlarının, stratejileri doğrultusunda koordineli ve taviz vermeden adımlar atmaya devam etmesi gerekmektedir.

Türkiye’nin enerji alanında yerli ve yabancı yatırımcılar açısından cazibe merkezi olmaya devam etmesi size göre nasıl sağlanabilir?

Son 10 yılda Türkiye’nin kurulu gücü 40 bin MW seviyelerinden 80 bin MW’a yaklaşmıştır. Üretim ve dağıtım özelleştirmelerini de göz önüne alırsak, özel sektör elektrik enerjisi sektörüne yaklaşık 75-80 milyar dolar civarında yatırım yapmıştır. Bu alanda faaliyet gösteren şirket sayısı da her yıl artmaktadır. Ancak son birkaç yılda, özellikle oluşan arz fazlası ve bunun piyasa işleyişinde oluşturduğu komplikasyonlar nedeniyle bu iştahın biraz yavaşladığı gözlemlenmektedir. Öte yandan enerji yatırımları gerçekleştirilmesi uzun süreli yatırımlar olduğundan dolayı, gelecekte oluşabilecek arz güvenliği sorunlarının bugünden hesaplanarak gerekli yatırımların sürmesi sağlanmalıdır. Bu trendin devam etmesi, yabancı yatırımcının gelmesi ve Türkiye’nin 2019 sonrasında da enerji arzında rahat bir noktada olması için, yatırımcıların geleceğe dönük öngörülerini yapabilmelerini sağlayacak doğru ve güvenilir referans fiyatların oluştuğu yüksek hacim ve derinlikli piyasa yapısı ve işleyişini sağlamak bir zorunluluktur. Bunun için şeffaflık, regülasyon öngörülebilirliği ve Kamu şirketleri dahil tüm piyasa katılımcılarının piyasa koşullarında gerçekleşecek maliyet bazlı fiyatlandırmayı esas alarak aktivitelerini sürdürmeleri gerek şartlardır. Bu şartlar ve sonuçların bütünlüğünün sağlanabilmesi ve sürdürülebilmesi açısından tüm paydaşların ortak iradeleri ve koordinasyonu büyük önem taşımaktadır. Birkaç ay önce yayımladığımız Türkiye Enerji Ticaretinde 5’te 5 Başlıklı raporumuzda bu ortak irade ve koordinasyonu 4K olarak ifade etmekteyiz. Yani işbirliği (kooperasyon), koordinasyon, konsensüs ve kabiliyet. Bu formülle, piyasanın daha iyiye gitmesini sağlayacak stratejilerin oluşturulması ve değişikliklerin yapılmasında Kamu-Özel sektör iletişimi, koordinasyonu, iş birliği, ortak bir paydada buluşması ve karar verilenlerin uzmanlıkla hayata geçirilmesini vurgulamaktayız. 

Dernek olarak enerji verimliliği konusundaki yaklaşımınız nedir? Bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

 Enerji verimliliği, dünyada olduğu gibi ülkemizde de gittikçe daha fazla önem kazanmakta ve gündeme gelmektedir. Aslında verimlilik, yeni üretim yatırımı yapmadan yaratılan bir üretim kapasitesi olarak görülebilir. Bu durum, enerji sektörü açısından temel verilerden olan talep miktarını doğrudan etkileyen bir sonuç doğurmaktadır. Dolayısıyla gerek üretim yatırımları, gerekse enerji ticareti ile ilgili geleceğe dönük öngörülerde, verimlilik konusundaki gelişmeler de büyük bir önemle dikkate alınmaktadır.

 Türkiye'nin  Milli Enerji politikaları hakkında neler düşünüyorsunuz?

 Enerji sektöründe yatırım trendinin devam etmesi ve Türkiye’nin 2019 sonrasında da enerji arzında rahat bir noktada olması için, yatırımcıların geleceğe dönük öngörülerini yapabilmelerini sağlayacak doğru ve güvenilir referans fiyatların oluştuğu yüksek hacim ve derinlikli piyasa yapısı ve işleyişini sağlamak bir zorunluluktur. Bu sebeple, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sn. Berat Albayrak’ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı Milli Enerji Politikası’ nda belirlenen üç temelden birisinin öngörülebilir piyasa olarak belirlenmiş olması çok önemlidir. Ayrıca ETD olarak kuruluşumuzdan bu yana savunduğumuz, Türkiye’nin gerek enerji gerekse ekonomik olarak geleceğe ilerlemesi için en önemli unsur olarak gördüğümüz öngörülebilirlik konusunun bu seviyede önemle politika gündemine alınmış olması bizler için de mutlu edici oldu. Gelinen noktada en önemli husus, ortaya konan politikalara ilişki yol haritalarının oluşturulması ve bunların uygulamaları olacaktır.

 Sn. Bakanımız’ın ortaya koyduğu Milli Enerji Politikası’nın detaylarını ve alt strateji belgelerini oluştururken de, daha önce değindiğimiz iletişim ve koordinasyonun en yüksek seviyede sağlanması ve sürdürülmesini arzu etmekteyiz. Zira, öngörülebilirlik ve uzun vadeli güven açısından Enerji Yönetimi’nin uzun vadeli stratejilerinin bilinmesi çok önemlidir. Dolayısıyla en kısa zamanda sektörün ilerlemesine ışık tutacak ve piyasa katılımcıları tarafından uzun vadeli kararlarında dikkate alınacak bir strateji belgesinin hazırlanması ve ilan edilmesi ihtiyacı bulunmaktadır.

Türkiye'nin enerji ticaretinde geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Şu ana kadar sürdürülen reformlar ile Türkiye Enerji ticaretinde altın bir fırsat yakaladı. Geldiğimiz noktada atılması gereken son bir kaç adım ile tüm güneydoğu avrupa da ve orta doğunun en dinamik ve en güçlü piyasası olabiliriz. Bu daha fazla yatırım, daha fazla istihdam ve daha ucuz enerji demektir. Bunun için serbest piyasanın tam olarak işlemesini teminen  üretimden perakendeye kadar olan zincirde sektöre yatırım yapmış firmaların kendi müşterilerine düzenlemeye tabi tarifelerin  sınırlaması olmaksızın uzun vadeli satış yapabilmesi gerekir.Bunun için kanunumuzda da yer alan son kaynak tedarik tarifesi uygulamasına bir an önce başlamalıyız. Ülkemizde serbest piyasanın sağlıklı bir şekilde çalışması için gerekli tüm şartların sağlandığını ve ilgili tüm kurumlarımızın buna hazır olduğunu düşünüyoruz.