Röportaj 02.03.2019 03:00 Güncelleme: 02.03.2019 00:38

'Kurtaramaz Bizi Bizden Başkası'

2000'lerin Nihan'ı şimdinin ise Nihan Akını.. Duy Beni adlı yeni şarkısıyla milyonlara ulaşan Akın, 17 senelik serüvenini taşıdığı o ilk heyecanla anlattı bizlere.
'Kurtaramaz Bizi Bizden Başkası'

Şafak GÜVEN

Duy Beni şarkısıyla yakaladığı başarıyı, askerlerin sevgisiyle taçlandıran Nihan Akın, başarı hikayesini gazetemize anlattı.

Birincilikle girdiğiniz bir konservatuvar var, o yıllardan biraz bahsedelim?

Müzik bana annemden bir miras aslında.. Annemin de müzik yarışması birinciliği vardı ve Saklambaç Gazetesi’nde 1975 yılında haberleri var. Annemin o şarkı söyleyen fotoğraflarından çok etkilenmiştim ve beni de bu yönde yönlendirdiler. Sosyal bölüm mezunuyum fakat ÖYS’ye bile girmedim, o kadar konservatuvar aşkı vardı bende. On yaşında falandım ilk klibimi çektiğimde, babamın video kamerasıyla. İki kız kardeşiz, iki de dayımın çocukları var kız. O videoları da yakında çıkartacağız çünkü son klibim ‘Duy Beni’ yi ben çektim ve yine o kızlarla beraber oynadık.

Sonra birinci olmuşsunuz galiba?

Birincilikle girdim aynen. Müzikoloji çok zor bir bölümdü. Müziğin bilimini okudum ben. Oradan mezun olunca Fuat Güner’le tanıştım. Fuat Güner de hemen albüm yapmam gerektiğini söyledi. Vokalistlik yapıyordum, çünkü o sırada. Fakat vokalistliği benim sesime pek uygun bulmadılar. Dediler ki senin solist olman lazım, görüntüm ve fiziğim çok iyi diye. Birinin arkasında şarkı söyleme hali benim ruhuma uygun değildi ve ilk albümüm 2006 yılında çıktı.

Yeni single Duy Beni… Şarkıyı anlatır mısın bize?

Duy Beni söz ve müziğini benim yazdığım bir şarkı. Benim 12 yıldır albümüm var fakat ilk defa kendi şarkımla çıkış yaptım. Kendimde bu cesareti ilk defa buldum. On birinci klibimde de yönetmen koltuğuna oturmak istedim ve klibim 16 milyonu geçti. Kendimi aslında olduğum gibi göremedim kliplerimde bu zamana kadar. Belki yönetmen koltuğuna oturursam daha başarılı olur ve en başarılı klibim şunda 15 milyon.

Risk alıyorsun, üniversite sınavına girmemişsin, patlatman gereken bir şarkı var, onu iyi bir yönetmene bırakmak varken ben çekerim demişsin, o zaman riski çok mu seviyorsun?

Belki de heyecan, adrenalin seviyorum. Şarkıyı bir iki kişiye söyledim anında tekrar etmeye başladılar. Hit olacağını anladım… Prodüktörü de benim. İlk defa yardım almadım kimseden maddi manevi. Bir Levent Ağaoğlu vardı arkamda, Duy Beni şarkısının proje yönetimi ondaydı.

Birçok reklam müziğinde de sesin var. Duy Beni’den önce insanlarla hiç iletişime geçiyor muydun veya sana ulaşmak isteyenler oluyor muydu?

‘Yeni yetme şarkıcı sanıyorlar’

Bir çok şarkı çıkardım en çok bilinenleri Üzgünüm ve Terki Diyardır. İlk şarkılarımdı onlar ve en iyi çıkış yapan şarkıcı oödülünü almıştım daha ilk albümümde. Fakat son şarkıda daha çok etkileşim yaşadım. Sosyal medyanın da gücü var tabi ki. Önceki şarkıların hayranları, fanlarım vardı ama Nihan diye çıkmıştım ve Nihan Akın olarak soy ismimi kullanmaya başlayınca bir kopukluk oldu insanlarla aramızda. Mesela beni yeni sanıp ve yaşımı çok genç zannediyorlar. Diyorlar ki; “Aa yeni yetme şarkıcı çıktı.”

2006’dan bu yana aslında sektörün içindesin, ama insanlar seni yeteri kadar tanımıyor. Neden tanımıyorlar, niye tanınamadın, neden kendini tanıtamadın? Ne oldu?

İlk albümümde çok küçüktüm, tecrübesiz bir zamana denk geldi. Fuat Güner vardı bir güvendiğim onun dışında kimse yoktu. Youtube, İnstagram, Twitter, Facebook hiçbiri yoktu o zamanlar. Sadece televizyona çıktığın kadar, radyoda çaldığın kadardın. Bir de promosyona çok yüksek paralar harcanıyordu, benim öyle bir şirket yoktu arkamda.

‘Ajda Pekkan Şarkılarımı istedi’

Tanınmak için çok para harcadın mı o zamanlar?

Yok o zamanlar albümlerimi şirketler yaptı benim. Hatta en son para harcanan solisttim. Sonrasında zaten herkes kendi yapmaya başladı. İlk konserimi Almanya’da 2006 yılında Berlin’de yaptım. Sonra transfer edildim Seyhan Müzik’ e. Orada da güzel bir albüm yaptık. Ajda Pekkan albümümü evinde dinlemiş ve benim söz yazarımdan albümüm çıkmasına bir hafta kala benim şarkılarımı “Bu şarkıları bana verin” diyerek istedi. Klip çekeceğim şarkılardı onlar. “Ben bu kıza destek olurum” dedi ama benim iki sene ilmek ilmek yaptığım albümümdü ve şarkılarımı da veremedim tabii ki. Daha sonra içinden bir şarkıyı Kibariye okudu bayağı tuttu(Buz). Konservatuvarlı olmam, geleneksel bir aileden olmam haberlerimi kıstı biraz. Göz önünde olamadım. Saygısızlık yapamadım, aşk ilişkisiyle gündemde olamadım. Belki bu yüzden de tanınmadım yani.

Aklında oyunculuk var mı? 

Var.
Nasıl bir şey var?

Şimdi şöyle bu şarkıyla beraber daha bir popülerlik olduğu için arkadaşlarımız da var oyuncu menajerleri “Sen mutlaka oyunculuk eğitimi al bir dizide, reklamda sana mutlaka yer veririz” dedi. Ben de Altan Gördüm’ den oyunculuk dersleri almaya başladım.Şu an devam ediyor mu?

Evet oyuncu koçum benim. O da ön ayak olmak istiyor. Bir şeyler yapacağız yeni sezonda. Bıcır bıcırsın, ekran önüne çok yakışırsın diyorlar.

Bir dizi olabilir o zaman.

Çok istiyorum, evet.

Şarkıcıdan oyuncu olmaz, diyorlar bu tartışma hep var.

Ama oluyor.

Aslında şarkıcı kendi şarkısında oyunculuk yapıyor.

Tabi tabi 3 dakikalık bir dizi aslında klip…

Ama bir klipten çıkıp bir diziye girdiğin zaman eleştirilere maruz kalıyorsun.

Evet aslında o kadar iç içe geçmiş iki meslek ki tiyatro eğitimi alırken şan eğitimi alıyorsun, bizim mesleğimizin içinde de oyunculuk var, aslında klibinde oynamak zorundasın. Bizim klibimizde de başkaları oynamıyor sonuçta. Benim ilk klibimi de Hakan Yonat çekmişti. Dedi ki “Bir bölüm var Nihancığım ağlamanı isteyeceğim yapabilir misin acaba?” 35 kişi bana bakıyor. Dediler ağlayamazsan, biz sana dışardan destek vereceğiz işte gözyaşı, soğan falan. “ Yoo ben denerim “ dedim. Denize doğru baktım, anneannemi düşündüm yeni vefat etmişti. Hüngür hüngür ağlamaya başladım. ‘Kees bitti’ diyorlar. Yere bir oturmuşum ama hüngür hüngür ağlıyorum, beni susturamadılar. Hakan Yonat şok olmuştu, o da bir oyunculuk aslında yani ağla dediğin anda ağlıyorsun.
Oyunculardan da çok şarkıcı var ve çokta popüler oldu yani bir şarkıcıdan ziyade bakıyorum program konuklarına oyuncu oyuncuya mikrofon uzatıyor “Sen söyle”..

Sinirleniyor musun görünce ne işi var diye?

Sinirleniyorum tabii ki, ne işi var diye demiyorum ama sanatçılığın, şarkıcılığın biraz ülkede out olduğuna inanıyorum. Programlarda da özellikle fark ediyoruz bunu aslında. Mesela 4 tane oyuncu 1 şarkıcı çağırılıyor ya da hiç şarkıcı çağırmayıp tiyatroculara şarkı söyletmeye çalışılıyor o yüzden ben de oyuncu oluyorum.

Geçen hafta röportajda Berdan Mardini demişti ki; oyuncu olmak için oyunculuk okumaya gerek yok.

Ben şuna inanıyorum: Türkiye genelinde her mesleğin eğitiminin alınmasına inanıyorum ‘eğitim şart’ diyenlerdenim ben. Eğitimsiz olmaz dememem lazım, diyememem buna. Fakat yetenek okulda verilen bir şey değil, yeteneğin varsa üstüne okul okursun. Benim şu anki sahne performansımı , konserlerdeki repertuvarımın hiç birini okulda öğrenmedim. Bir ortamda oturduğum zaman diplomamın olmasının verdiği rahatlıkla oturuyorum. Öbür türlü ezik, bu işi dışardan alaylı yapmışım.. Türk Sanat Müziği Eğitimi de aldım ben yarı dönem İstanbul Üniversitesi, Devlet Konservatuvarında. Şarkılarda çok hatalar var, kendi hatalarımı fark ediyorum. Tarkan’ın son albümünde bile var. İbrahim Tatlıses, keşke Urfa’da okul olsaydı okusaydım dedi imparator lakabını aldığı zamanlarda. Mesela Aleyna Tilki’den ‘Eğitime gerek yok, ne eğitim alacağım şarkı söylemek için.’ sözünü duydum TV’de. Çok yanlış çünkü topluma örnek olan insanlarız biz. Eğitimin her zaman her dönem her meslekte her şartta olması gerektiğini vurgulamamız gerekiyor diye düşünüyorum.

O Ses Türkiye’de vokal koçluğu yaptığın dönemde zorlandığın zamanlar oldu mu? Mesela neden şikayetçi oldun?

En zor durum şarkıların yarışmacılara seçilmesiydi. Haftanın 5 günü çalışıyorduk eve gidiyordum yatıyordum, yataktan saat 8 buçukta şarkılar hazır mı diye Acun Medya tarafından uyandırılıyordum. Ya uyku yok, yemek yok, asker gibi çalıştık, zordu…

Şarkıları yarışmacılar mı belirliyor?

Şöyleydi. 15 şarkı belirliyorlardı. Onların içinden telifi uygun olanı bulacaksın, bir de aynı anda 100 kişi çalışıyor herkese farklı şarkı olacak, Hadise’nin ekibinde olmaması lazım o şarkının falan… Yani gerçekten zordu. Hülya Avşar’ın ekibiyle çalıştım çünkü Hülya Avşar’ın bir dönem vokalistiydim. İlk ona vokal yaparak başladım. İlk işimde Rumeli Hisarı. Başlangıçlarım 2000-2001 yıllarında yani.

‘İrem Derici’nin popüler olacağı yarışmada belliydi!’

17 sene olmuş profesyonel sahne hayatın.

Sektöre vokalistlikle başladım; Hülya Avşar, Gökhan Özen’e yaptım, Petek Dinçöz’e, Emrah’a... Petek’in albüm okuma kayıtlarını da ben yapıyordum, koçuydum. 19 yaşındaydım ben o zaman. Sonra İrem Derici işte bizim gruptaydı. İrem de yabancı söylüyor diye Hülya Hanım bir dönem ‘yabancı söylüyor bize lazım olmayabilir mi acaba’ dedi. Sonrada tabi Hadise’yle yarıştırmamız gerekiyordu yabancı söyleyen birilerini. İrem’in kalmasını ısrarla istemiştim yarışmada. Güzel performanslar sergiledi ve o sırada belliydi yani İrem’in bu işe gönül verdiği, yarışırken bile.

Duy Beni’ye tekrar gelmek istiyorum. Şarkı askerler tarafından çok sevildi hatta desteklerini gösteren videolar atan askerler var. Sözlerde orduyla alakalı bir şey göremedim nereden çıktı bu destek?

Bu şarkı aslında aşk şarkısı.. Askere yapılan bir şarkı değildi. Sonra bana videolar, fotoğraflar, yazılar gelmeye başladı Birebir kendim okurum cevaplarım. Şöyle mesajlar gelmeye başladı. Tankların üstünde resimler, asker fotoğrafları ve üstünde “Kurtaramaz bizi bizden başkası“ yazıyordu. Aa dedim ya bu şarkının içinde geçen bir slogan, ben bunu iki aşık için yazdım, sonra düşündüm önümüzü göremiyorum sonumuzu bilemiyorum çok zor yani aslında askerler için geçerli olan 3 tane slogan var, cümleler var. Ve bunu o askerlik ruhuyla, psikolojisiyle bütünleşmiş. Bunu askerler 1 asker değil 10 asker değil, ayrı ayrı belki 10 tane bölgeden, sınır ötesinden Afrin’den, Hakkari’den, Diyarbakır’dan, Ordu’dan, Tekirdağ’dan, Kırklareli’nden Türkiye’nin bütün bölgelerindeki askerler bir anda şarkımın sözlerini resimleriyle göndermeye başladılar.

‘Bombaların üzerine yazılan ilk şarkı’

Askerler için çok şarkılar yapıldı. Bu ilk oluyor aslında…

Ben şöyle diyorum. Askerlere yapılmış çok şarkı var ama askerin seçtiği şarkı Duy Beni. Bombaların üstüne yazılan herhalde ilk şarkıdır yani.

Enteresan şeyler var mı seninle etkileşime geçen askerlerden hayranlardan?

Var… Şöyle diyenler var mesela sınır ötesinde operasyona giden askerler ‘çok uzun zamandır belki de 10-12 aydır buradayız ve çarşı izinlerimiz zaten hiç yok tek eğlencemiz bu şarkı ve bu şarkıyla moral buluyoruz biz. İzne çıktığımız zaman sizinle fotoğraf çektirmek istiyoruz’ diyorlar. ‘Yani tek dileğimiz bu’ diyen askerler var ve bunlar sınır ötesinde gerçekten operasyon içindeler ve belki de şehit olacaklar o yüzden gerçekten onlara karşılığında ne yapabilirim diye düşünüyorum. Tabi ben onlara birebir mesajlarına cevap verdim ve biz bir süre sonra gerçekten aile gibi olduk. Benim bir erkek kardeşim, abim yok. Benim askerdeki ailem gibi oldular aslında bildiğin.

Herkese cevap vermeye çalışıyor musun?

Ben herkese tek tek cevap veriyorum sadece askerlere değil. Bayramda mesela hepsiyle bayramlaştım videolu mesajla. Artık bana dertlerini anlatıyorlar Güzin Abla gibi oldum.

‘Asker mektuplarını ulaştıracağız’

Ordu diyorsun ve tek tek videolu cevap. Fiziksel olarak rahatsızlık duymadın mı?

Fiziksel rahatsızlıklar da yaşıyorum yani ufak tefek. Biz huzur içinde şu an yaşıyorsak, oturuyorsak, şarkılarımızı yapıyorsak tamamen onların sayesinde ve bende ne yapabilirsem onlar için yapıyorum. Bu rahatsızlık önemli bir şey değil yani ama kollarımda bayağı bir tutulma oldu, selfie çekip göndermekten. İnşallah yanlarına gider, moral olurum. Onları ailemi ziyaret eder gibi ziyaret etmek istiyorum.

Ama yüzünden anlıyorum pişman değilsin.

Yok yok asla. Sıcak iletişimde bulunmak istiyorum belki onlarla bir karavana yemek, belki onlarla bir İstiklal Marşı’nı söylemek, dua etmek, konser amaçlı değil ama. Güzel olur yani ve askeri üniforma giymek.

Askerler ile ilgili bir projeniz var sanırım?

Yedi bölgede yaşayan askerlerden birer mektup alıp bizzat ailelerine götüreceğiz. Bununla ilgili olarak da bir TV projemiz var. Proje dosyamızı İçişleri Bakanlığı, Miili Savunma Bakanlığı ve TRT’ye sunacağız. 

Mektup projesinin çıkış kaynağı ne oldu?

Osmanlı’da askerler savaşa gittiğinde mektup yazıyorlarmış ama hiçbir zaman ulaşamamış ailelerine. Onun anısına bu projeyi hayata geçirmek istedik.