Röportaj 06.05.2017 03:05 Güncelleme: 05.05.2017 22:58

​İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkanı Yusuf TÜLÜN: 'Sizin ne istediğiniz önemli'

'İlim Yayma Cemiyeti, kamu yararına çalışan dernek statüsündeki, Türkiye'nin en köklü ve güvenilir sivil toplum kuruluşudur' diyen İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkanı Yusuf TÜLÜN, 'Yurtlarımızda yirmialtıbin öğrenci barındırıyoruz. Gerçekten ihtiyaç sahibi olan ve çok başarılı öğrencilerimizden yurt parası almıyoruz. Burs verdiğimiz öğrencilerimizde var' dedi.
​İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkanı Yusuf TÜLÜN: 'Sizin ne istediğiniz önemli'

Neşe BERBER

Ülkemizin dört bir yanından hayırsever insanların bir araya gelerek, aralarında tesis ettikleri gönül birliğiyle ülkemizin kültürel mirasını korumaya ve geliştirmeye yönelik hizmetler yapmak için İlim Yayma Cemiyeti kurulmuş. Kurulduğu günden itibaren, hiçbir ayırım yapmaksızın insanın hizmetinde olmuş. Kendi kültürel mirasına sahip çıkan, vatanını, milletini seven, öz değerlerine sahip, bunun yanı sıra dünyanın ulaştığı ilmi ve teknik seviyeyi tüm gerçekliğiyle idrak edip geleceğe kendini hazırlayan gençler yetiştirmek asıl hedefleri olduğunu ve bugün Türkiye’nin siyasetine yön veren isimlerin İstanbul İmam Hatip’ten çıktığını ve ülkenin yönetiminde söz sahibi isimler olduğunu söyledi. Tülün, hakkında merak edilenleri, düşüncelerini, okul hatıralarını  YeniBirlik’e anlattı. 

NŞ

İlim Yayma Cemiyeti nedir, ne zaman kurulmuştur?

İlim Yayma Cemiyeti, ülkemizin kalkınmasına; milli, ahlaki, dini, manevi ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan, geliştiren, vatanını ve milletini seven bir toplumun yetişmesine katkı sağlayacak eğitim ve kültür faaliyetlerinde bulunmaktır. Altmışsekiz abimiz tarafından, millî ve manevî değerlerimizi ihya ederek geleceğe taşımak, ilim ve irfan çalışmalarını destekleyerek yaygınlaştırmak için 1951 tarihinde kurulmuştur. 

Okul ilk nerede faaliyete geçti?

Kuruluşunun hemen ardından, İstanbul'da Samatya’da bina tutulup  ilk İmam-Hatip Okulu'nu açmıştır. İstanbul’da Fatih ilçesi Çarşamba semtinde bir arsa bulunmuş  ve hemen binası yapılmıştı. Bina inşaatı bitince o zaman merhum Başbakan Adnan Menderes’e açılış kurdelesi kestirilerek açılışı olmuştu. Anacığım elimizden tutup kardeşimle beni açılışa götürmüştü. Ben hatırlıyorum oraya çok yakın oturuyorduk. Babam bir Osmanlı konağının iki odasını kiralamıştı. Babam İstanbul’da tramvay sürücüsü vatmandı. Orada yaşıyorduk. Böylelikle ben ilkokulu bitirdikten sonra  o okulun öğrencisi oldum. Ve işte o zaman o okul İstanbul İmamhatip’te Tayyip beyle yolumuz kesişti. 

Nasıl bir öğrenciliğiniz oldu? 

Acar öğrencilerdik. Futbol oynamayı çok seviyorduk. Bizim okulun çok özel iki alanı vardı. Münazara ve güreş. İstanbul İmamhatip’in okullararası müsabakalarda münazara ve güreş alanında çok ciddi başarıları vardı. Tayyip bey okulu temsil eden münazara ekibindeydi. Çok iyi bir münazaracıydı. Başka kişilerde vardı. Tayyip beyin hitabeti buradan gelir. Daha sonra İstanbul İmamhatip futbolda da çok iyi bir yere geldi. Yine takımda Tayyip bey vardı. İyi bir futbolcuydu hem libero hemde diğer mevkilerde de oynadı. Bizim babalarımız o dönemlerde futbola pek sıcak bakmazlardı. Ben bilirim ayakkabılarımı kömürlükte sakladığımı babam görmesin diye. Topumu rahmetli babamın kestiğini hatırlıyorum. Dersinize çalışın derdi. 

Aynı takımda oynadınızmı hiç?

Belediye başkanlığım döneminde gösteri maçlarında birlikte oynamışlığımız var. Benim amatörlüğüm yok. Tayyip bey Fenerbahçe’ye kadar yaklaşmıştır. Ama o dönemlerde oynamadık. 

Sonradan siyasette yolunuzun kesiştiği İstanbul İmamhatip’ten hangi arkadaşlarınız vardı?

 Tayyip beyin başbakanlığı döneminde, 2011 yılının Nisan ayında İstanbul İmamhatip’teki hocalarımızı sayın Başbakanımızı buluşturduk.  Buluşmada bir başbakan, bir parti genel sekreteri, bir başbakan yardımcısı, bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, iki milletvekili biri Bursa’dan biri İstanbul’dan, on kişiye yakın belediye başkanı biraraya geldik. Muazzam bir buluşmaydı, hocalarımız yetiştirdiği öğrencileri ile biraraya geldi. Yani isimlerine baktığımızda Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Ali Şahin, Kadir Topbaş, Fuat Bul, Ali Kul, Mehmet Öcalan, Nevzat Er, Hasan Can, Mehmet Çakır, Yahya Baş gibi isimler var. İş adamları da var şimdi herkesin yakından bildiği isimler bunlar mesela Mesut Akın, Mustafa Cemil Kartal, Mecit Çetinkaya, Aziz Torun gibi isimler var. 

İmamhatip’te hangi dersleri görüyordunuz?

İngilizce, Almanca ve Fransızca bölümleri var ben Fransızca bölümündeydim. Cebir, geometri, fizik, kimya, biyoloji, hayat bilgisi, sağlık bilgisi, kanun bilgisi gibi dersler vardı. Ciddi derslerimiz vardı. Aynı zamanda yedi yıl boyunca Kuran-ı Kerim, Tefsir, Hadis, Fıkıh dersleri gördük. Bunun yanında Arapça, Farsça eğitimleri aldık. Biz şanslıydık normal derslerin yanı sıra dini dersleri de gördük. Ama bize bir haksızlık oldu ve bizim üniversiteye girme hakkımız yasaklandı. Biz üniversiteye imamhatip diploması ile giremediğimiz için bir kısım arkadaşımız fark dersleri alarak lise diploması aldılar. 

'İLİM YAYMA YOLUNDA YÜRÜYORUZ'

Siz üniversiteye nasıl geçiş yapabildiniz?

Ben ise beşinci sınıftan Yenilevent lisesine geçtim. Yeni açılan bir liseydi. Bir numaralı diploma bendedir. Yıllar sonra bana bir törenle sembolik bir diploma verdiler. Hatta Beşiktaş Belediye Başkanı Hazinedar’a katılmıştı. Başkan Hazinedar CHP’de siyaset yapıyor, ben AK Parti’de siyaset yapıyorum ama sonuçta insanlık önemli,  o bana iltifat etti ben de ona iltifat ettim. Bu demokratik olgunluğu hepimizin göstermesi gerekiyor. 

İlim Yayma Cemiyeti olarak yurtlarınız var mı, öğrencilerinize burs veriyor musunuz?

Yarım asrı aşan bir süredir nice hayırlı, bereketli ve güzel hizmetlere vesile olan Cemiyetimiz günümüzde Edirne'den Van'a kadar, Türkiye genelindeki şubeleri, öğrenci yurtları ve verdiği burslarıyla eğitim alanındaki çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz.

İlim Yayma Cemiyeti  öğrencisi olarak yurtta kaldınız mı?

İlim Yayma Cemiyeti daha sonra bu öğrencilere yurtlar yapmaya başladı. Ben İlim yayma yolunda İlim Yayma Cemiyetinin bir yılını burslu okudum. Rahmetli Niyazi Kurtulmuş bey bizim yurt müdürümüzdü. Sayın Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş’un babasıdır. Hem hamimizdi, hem doktorumuzdu, hem müdürümüzdü. Biz azıcık hasta olsak hemen koşar bize bakardı. İlaç yazardı. Böyle hatıralarımızda var. 

İlim Yayma Cemiyeti'nin öğrenciliğinden başkanlığına gelmek nasıl bir duygu?

Bizim başkanımız Avukat Yusuf Türel beydi. Okula gelirdi, biz hepimiz çocuğuz tabi çok çekinirdik. Takdiri ilahi yıllar sonra benim yolum tekrar aynı okulda okuduğum kader ağlarını ördü ve biz Tayyip Erdoğan ile yollarımız bir daha kesişti. İstanbul’da onunla birlikte Refah Partisi'nde çalıştık. Sonra ben onun il başkan yardımcısı oldum. Sonra onunla aynı dönemde belediye başkanlığı yaptım. Tayyip bey İstanbul belediye başkanı iken ben de Sarıyer belediye başkanlığı yaptım. Sonra partilerimiz kapatıldı, yasaklandık. 

Tekrar biraraya gelmeniz nasıl oldu?

 Yeni bir parti kurduk, ben İstanbul’un kurucularından biri oldum. Tayyip bey’in başkan yardımcısı oldum. ‘Durmak Yok Yola Devam’ o zaman dedik. Sonra tekrar AK Parti’den Sarıyer belediye başkanı oldum. Şimdi artık siyaset yapmıyorum ama  hala Tayyip Erdoğan’a  verdiğim bir söz var, ne olursa olsun onun sağında, solunda ve herzaman yanında dururum. Bu ülkeyi seviyorum. Tayyip Erdoğan ile bir gönül bağım var. Bunu saklamamın bir anlamı yok. Dün korktuğum Başkanımız Yusuf Türel’in yerinde ben varım. Öğrencilere destek oluyoruz. Yusuf Türel’in meşhur bir sözü vardı. Biz de biraz yaramazdık. Yemekleri beğenmezlerdi, boykot ederlerdi. Başkan Yusuf Türel müdürümüz Niyazi Kurtulmuş ile birlikte öğrencileri toplar onlara şunları söylerdi. ‘Çocuklar bakın biz size burada binbir zahmet ile hizmet etmeye çalışıyoruz. Yaptığınız işlerin nereye varacağını düşünerek yapın, eksiklerimiz varsa elbette söyleyin bu sizin hakkınızdır.’ Ama orada çok önemli bir şey daha söylüyor hiç unutmadığım ‘’Sizin içinizden iş adamları, başbakan, cumhurbaşkanı, belediye başkanları çıkacak kıymetinizi bilin’ diyor bunu yıllar önce söylüyor düşünün. Gerçekten de öyle oldu.

ilkelerimiz, teşkilat yapımız, sosyal ve kültürel faaliyetlerimiz ile denetlenebilir bir kurumuz.

'Bu sonuç şımarmadan yola devam etmeyi anlatıyor'

Referandum sonuçllarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir şeyi karıştırıyor insanlar, bu referandum yeni anayasaya ve başkanlık sistemine evet diyenler ve hayır diyenlerin seçimiydi. Yani yüzde 51 yada yüzde 48 partilere değil evet ve hayır olarak değerlendirilmelidir.  Şimdi yeni anayasaya göre birinci seçim olacak sonra en yüksek oy alan iki aday yarışacak.  Referandum sonuçları bir başka referandum sonucuyla bile karşılaştırılmayacak kadar özeldir. Yerel seçim sonuçları bir başka yerel seçim sonuçları ile belki mukayese edilir. Ama yerel seçim sonuçları genel seçim sonuçları ile mukayese edilemez. Herbirinin argümanları farklıdır, etkenleri, edilgenleri ayrı ayrıdır. Lokal hatta iyice daraltılmış bölgelere kadar analiz ister. Bakın şuanda muhteşem bir sonuç çıktı. Bu sonuç şımarmadan yola devam etmeyi anlatıyor. Gayrete devam diyor. 

Gençlere, öğrencilerinize neler aktarıyorsunuz?

Bütün Anadolu'yu geziyorum, gençlerimizle buluşuyorum onlara hep şunu söylüyorum. Siz kimsenin sözüne bakmayın, yetiştiğiniz zorlu şartlara bakmayın siz herşeyi aşarsınız. İnsan için kendi çalışmasının dışında kimsenin faydası yoktur. Babanızın kim olduğunun bir önemi yoktur. Sizin ne istediğinizin önemlidir. Bakın Tayyip bey çok önemli bir şey söyler. ‘Biz seferden sorumluyuz, zaferden değil.’ Yani bizim niyetimiz önemlidir. İyi niyetle yola çıkmalıyız. Samimiyetle gereken gayreti ortaya koymalıyız. Takdiri de Cenab-ı Hak'ka bırakmalıyız. O ne derse o olur. Sizin istediğiniz sonuç belki de başkalarının imtihanıdır. Ol der Cenab-ı Hak ve olur. O öyle bir kuvvet ve kudrete sahiptir. Olmamışsa olanda hayır var demektir. Olanı iyi analiz etmemiz lazım.

'TOPLUMUN BÜTÜN 
KESİMLERİNİ 
KUCAKLIYORUZ'

Günümüz dünyasında toplumların vazgeçilmez unsurları olan sivil toplum kuruluşları, bir yanda devletin yükünü hafifletirler, diğer yandan da toplumun ihtiyacı olan hizmeti yerine getirirler. İnsanı merkeze alan, bireyi önemseyen anlayış, sivil toplum örgütlerinin varlığını zorunlu kılmaktadır. Devlet ve toplum arasındaki iletişimi oluşturan bu kurumlar, toplumun vicdanını ve arzusunu yansıtmaları bakımından önemli fonksiyonlar icra etmektedirler. Bu anlamda, İlim Yayma Cemiyeti nadide bir kuruluştur; toplumun bütün kesimlerini kucaklamaktadır ve kamu yararına hizmetini devam ettirmektedir.