Sağlık 01.12.2017 13:04 Güncelleme: 01.12.2017 15:24

'Güvensiz bağlanma' kadına şiddet nedeni

İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Öztürk, "Kadına şiddet uygulayan erkeklerin çoğunda 'güvensiz bağlanma' sendromu var" dedi.
'Güvensiz bağlanma' kadına şiddet nedeni

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Adli Tıp Enstitüsü Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdinç Öztürk, yaptığı açıklamada, kadına yönelik şiddetin toplumlardaki oluşma süreçleri ve kadına şiddetin sonuçları hakkında bilgiler verdi.

Günümüzde bireyin toplum içerisindeki konumunun ekonomik, sosyal, politik, bilimsel ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak değiştiğini aktaran Öztürk, evliliklerin ise günümüzde aşk, mantık, görücü, ihtiyaç ve çıkar evlilikleri şeklinde sınıflandırılabildiğini belirtti.

Öztürk, evlilik öncesindeki flört döneminde bireylerin sorunlu yanlarını gizlediğini, ancak bireyin evlendiği zaman flört dönemindeki kişiliğini uzun süre koruyamadığını, bunun da evliliklerdeki travmatik yaşantıları artırdığını, "Ben seni böyle tanımamıştım" gibi söylemleri gündeme getirdiğini anlattı.

Erkeklerdeki "güvensiz bağlanma" sendromu

Erkeklerin kadına gösterdiği şiddetin pek çok nedeninin olduğunu vurgulayan Öztürk, "Ancak, kadına şiddet uygulayan erkeklerin çoğunda 'güvensiz bağlanma' sendromu söz konusudur. Normal insanlarda olan güvenli bağlanma, bu kişilere kendi aileleri tarafından verilmemiş ve yaşatılamamıştır. Eşine bağlı kalmaz ve ona güvenemez. Kadını, her kriz durumunda şiddet kullanarak kontrol etmeye çalışır." dedi.

Kuşaklar arası travma geçişi ve şiddet

"Her türlü şiddetin bireyin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz sonuçlarının bilinmesi, şiddeti uygulayanlar için son derece caydırıcı bir etkendir. İyi eğitim alan ve iyi mesleği olan her kadın, iyi bir nesil yetiştirir. Akademik hayatta, bilimde, sanatta ne kadar çok kadın varsa o toplum o kadar iyi nesiller yetiştirebilmek adına gelecek vadeder." diyen Öztürk, pek çok ailenin çocuk yetiştirme yöntemi olarak şiddeti kullandığını, bu kullanılan şiddetin ise aslında kendi çocuklarından torunlarına geçtiğini söyledi.

Öztürk, bu açıdan özellikle bebeğin doğduğu ilk aylarda annesiyle iyi bir bağ kurması ve doğru çocuk yetiştirme stillerine göre yetiştirilmesinin önemine değinerek, "Her yetişkin insan aslında bu yanlış çocuk yetiştirme stillerinin olumsuz etkilerini, ergenlik ve yetişkinlikte şiddete bulaşarak ya da şiddet kullanarak öder." dedi.