Magazin 28.04.2017 03:00

​'Eskiden rockçıydım'

Pedro Almodovar'ın 'Yüksek Topuklar' filminin unutulmaz sesi, ünlü yorumcu Luz Casal, müzik kariyerine rock müzikle başladığını belirtti. Casal, CRR'de vereceği konser öncesinde YeniBirlik'e açıklamalarda bulundu.
​'Eskiden rockçıydım'

SEMA SEZEN

Ünlü sanatçı Luz Casal, kayıtlarını Los Angeles’ta gerçekleştirdiği son albümü 'Alma' ile piyasaya geri dönerken, hem yepyeni şarkılarını hem de 30 yılı aşkın kariyerinin en güzel şarkılarını getirerek Türk hayranlarına bahar sürprizi yapıyor. 

 Unutulmaz Pedro Almodovar filmi ‘Yüksek Topuklar’ için kaydettiği Augustin Lara klasiği ‘Piensa En Mi (Beni Düşün)’ şarkısıyla Türkiye’de de çok sevilen, ‘La Pasion’ ile yine platin plak satışlarını geride bırakan Luz Casal, son olarak Best Of albüm çalışması 'Un Ramo De Rosas (Bir Gül Demeti)' ile de en çok satanlar arasına girmişti. 'Gracias A la Vida', ' Historia De Un Amor', 'Amado Mio' gibi klasik şarkılara getirdiği yorumlarla tüm Avrupa’da romantik dinleyicilerin hayranlığını kazanan Luz Casal dünya turnesi kapsamında 29 Nisan'da Cemal Reşit Rey'de. Casal konser öncesinde sanat yaşamını Türk dinleyicileri için anlattı. 

- Müzikte 30 yılı aşkın başarılı bir kariyeri nelere borçlusunuz?

İzlemek, dinlemek sadece kendi müziğine konsantre olmak yerine müziği ile hayranlık uyandıran müzisyenlere de kulak vermek, kendi sınırlarını aşmaya çalışmak ve bıkmadan çalışmak tabii bunları yapabilmek içinde müziğe tutkuyla bağlı olmaya borçluyum. 

-Luz Casal albümlerinde dinleyicilerine ne anlatıyor? 

Şarkılarımda sadece aşkı değil özgürlüğü de anlatıyorum. Müzikle ilgili yaşadığım her anın benim için özel bir yeri var. Her albüm aynı zamanda bendeki yenilikleri de yansıtıyor.

-Luz Casal’ın kariyeri boyunca birçok müzik tarzında şarkı söylediğini biliyoruz. Kendinizi ait hissettiğiniz tür hangisi? 

Kariyerime rock müzikle başladım. Caz ve Latin şarkılar söylemeyi de seviyorum. Müziğe bu kadar çeşitlilikle yaklaşmak bir yorumcunun seslendirdiği eserlerde başarılı olmasını da sağlıyor. Ben de bir yorumcu olarak zaman içerisinde müzikal zevklerim anlamında değiştim. Repertuvarımda bazen rock şarkılara da yer verebiliyorum. 

-Ciddi sağlık sorunları yaşadınız ve meme kanserini yendiniz. Şu an hayata bakışınız nasıl? 

Yaşadığım her şeyden bir şeyler öğreniyorum. Hayatın getirdiklerine daha sakin ve sabırla bakabiliyorum. Eskiden kendime dert ettiğim önemsiz konular artık ilgi alanım dışında. Her dakikanın değerini biliyorum. Sadece yaşamın tadına varmaya çalışıyorum. Hem hayatı hem de kendimi olduğu gibi kabul edebilmeyi öğrendim. 

-Yeni projeleriniz var mı?

Konserler dışında şu anda Dalida şarkılarından oluşan bir albüm hazırlıyorum. İnsanlar yakında benim sesimden Dalida şarkıları dinleyecek.

-İstanbul size ne hissettiriyor? 

İstanbul’un kültürel yapısı mozaiği beni çok etkiliyor. Mimari yapıları tarihi büyüleyici. Çok derin bir sanatsal birikimin izlerini taşıyor. 

-Dünya turnesi kapsamında 29 Nisan’da sizi İstanbul’da dinleyeceğiz. Nasıl bir konser dinleyeceğiz? 

Benim sesimden dinlemeyi sevdiğiniz eski yeni klasik şarkılarımdan güzel bir repertuvar hazırladım. İstanbul dinleyicisi ile buluşacağım için çok mutluyum. 

80'LERDE ELEŞTİRMENLERDEN ÖZEL ÖDÜL ALDI

Luz Casal bundan yıllar önce doğduğu yer Asturias’dan hayalleri için Madrid’e taşındığında çok geçmeden çeşitli orkestralarda şarkılar söylemeye başlar. Önce bir müzikalle yola çıkarak Raquel Meller rolünü alır. İlk single çalışması olarak El Ascensor (Asansör) yayınlanır yayınlanmaz 1980 yılında Eleştirmenler Özel ödülünü kucaklayan sanatçı 2 yıl sonra ilk albümü yayınlandığında İspanyol müzik arenası için yeni bir tarz doğurur. İlk albümünün şarkıları Ciudad Sin Ley (Kanunsuz Şehir) ve No Aguanto Más (Daha Fazla Dayanamayacağım) çoktan birer hit olmuştur. 

Sanatçı bu albümündeki Eres Tú (Sensin) adlı aşk şarkısıyla müziğinin çeşitliliği konusunda da ipucu vermeye başlar. Sanatçı ikinci albümü Los Ojos del Gato (Kedinin Gözleri) yayınlandıktan hemen sonra İspanya’nın en ünlü turnelerinden biri olan El Rock De Una Noche De Verano’da sahneyi İspanyol rock müziğinin ünlü isimleri Leño ve Miguel Ríos ile paylaşır. 

Como La Flor Prometida albümü 800 bin sattı

1985 yılında Luz III adını verdiği albümü de Rufino ve Hechizado gibi şarkılarla ününe ün katar. Quiéreme Aunque Te Duela (İncitse de Sev Beni) adlı 1987 yılı albümü Luz’un kariyerinde bir dönemi kapar ve ilk dört albümünün prodüksiyonunu yapan Carlos Narea ile yollarını ayırır. 

1989 yılında Paco Trinidad prodüktörlüğünde Luz V. Loca albümünü yayınladığında şarkıları Te Dejé Marchar (Gitmene İzin veriyorum) ve No Me Importa Nada (Hiç Bir Şey Umrumda Değil) için eleştirmenler İspanyol müziğinin en önemli şarkılarından ikisi yorumunu yaparlar… Bu noktada Pedro Almodóvar’ın teklifiyle yönetmenin Tacones Lejanos (Yüksek Topuklar) filminde bir Agustín Lara klasiği Piensa En Mí (Beni Düşün) ve Mina şarkısı Un Año De Amor (Bir Aşk Yılı) şarkılarını söyleyince Luz Casal artık ilk uluslararası çıkışını gerçekleştirmiştir...

Bir yandan Fransa’da da başarılı olmaya başlayan sanatçı birbirinden ünlü festivallerle ününü Güney Amerika’ya kadar taşır.

1991 yılında A Contraluz (Işığa Karşı) albümüyle bir kere daha müziğindeki rock özünü pekiştirir. 1995 yılında yayınladığı Como La Flor Prometida (Söz vermiş çiçek gibi) albümü 800 bin kopyadan fazla satarak kariyerinin en başarılı albümü olur.

Bir sonraki stüdyo albümü Un Mar De Confianza (Güven Denizi) 2000 yılında yayınlanır ve şarkısı Mi Confianza eleştirmenler tarafından büyük övgüyle karşılanır.

2002 yılında yayınladığı Con Otra Mirada (Başka Bir Bakışla) albümüyle uluslararası prestijini Fransa ve İspanya’nın dışına taşımaya karar veren sanatçı, tarzını daha evrensel şarkılara yöneltmeye başlar. 2004 yılında yayınlanan albümü Sencilla Alegría (Sade Zevk) sanatçının 10. stüdyo albümü olurken Un Nuevo Día Brillará (Yeni bir gün parlayacak) sanatçının yepyeni hiti olur. İspanya’nın ünlü sinema ödülleri Goya Ödülleri’nde El Bosque Animado filmi için yaptığı şarkısıyla en iyi şarkı ödülünü alan sanatçı ünlü yönetmen Alejandro Amenabar’ın Oscar alan filmi Mar Adentro (İçimdeki Deniz) için Negra Sombra (Siyah Gölge) şarkısını seslendirir.

2007 yılında, web sitesinde kanser olduğunu duyuran sanatçı, kanserle savaşırken tedavinin ortasında ünlü Glastonbury festivaline katılır. Hastalığını yenip iyileştikten sonra kemoterapiye gönderme yaptığı Vida Tóxica (Zehirli Hayat) albümündeki Sé Feliz (Mutlu Ol) uzun kariyerinin yepyeni hit şarkısı olur.

Sanatçının 2009 yılında çıkardığı stüdyo albümü La Pasión (Tutku) Latin Amerika’nın en büyük şarkılarına güzel bir yolculuk yaparken, albümün prodüktörü Renaud Letang daha önce Feist ve Manu Chao gibi isimlerle çalışmış ünlü bir Fransız prodüktör olarak Casal’la işbirliğine başlar. Albümün düzenlemelerini yapan Eumir Deodato ise yine çok ünlü bir aranjör ve Frank Sinatra, Björk ve k.d. Lang gibi ünlü isimlere yaptığı aranjelerle tanınan bir isim olarak Casal’ın yeni müzik ortaklarından bir diğeri olur. Albümde dikkati çeken bir başka isim ünlü moda fotoğrafçısı Jean Baptiste Mondino ise albümün kapak çalışmasına ve fotoğraflarına imzasını atar... 

DALİDA ESERLERİ SESLENDİRECEK

Luz Casal 'La Pasion' albümüyle Fransa ve İspanya’da 300 binden fazla satarak haftalarca listelerde bir numara olurken, Los Angeles’ta kayıtları yapılan albüm ülkemizde de platin satışlarını geride bıraktı bile. Albüm ünlü caz plak şirketi Blue Note Amerika’da da piyasaya çıkarken, Casal’ın ses getiren albümlerinden biri olarak diskografisine yazılmış oluyor...

Sanatçının 2009 Kasım’ında Fransa’nın en prestijli ödüllerinden biri olan devletin Sanat Nişanı ile ödüllendirilmesi Luz Casal’ın İspanya dışında da ne kadar çok sevildiğini gösteriyor. 2010 yılında tekrar kansere yakalandığını açıklayan sanatçı, hastalığı tekrar yenerek 2011'de sahnelere geri döndü. Sanatçının Madrid Arena'da İspanya Kanser Birliği için verdiği yardım konserinde 200 bin Euro'dan fazla para toplandı.

Luz Casal, 2011'de çıktığı dünya turnesi kapsamında Kanada, Bahreyn, Yunanistan, Portekiz, Fas, Tunus, Belçika, Monako, Avusturya, İsviçre, Şili, Kolombiya, Meksika'da konserler verdi. 2011 yılının Aralık ayında sanatçı 30 yıllık kariyerinin bir özetini yaptığı Best of çalışması 'Un Ramo De Rosas (Bir Gül Demeti)' yayınlarken, 2012'de büyük bir dünya turnesine daha imza attı. Sanatçının 4 yıl aradan sonra çıkardığı ilk stüdyo albümü “Alma” ise kayıtlarını Los Angeles’ta Eastwest stüdyolarında gerçekleştirdiği bir albüm olarak daha şimdiden eleştirmenler tarafından Luz Casal’ın uluslararası markete yönelik hazırladığı en iyi albüm olarak gösteriliyor. Dragan Bjelogrlic'in yönettiği 2014 yapımı "See You in Montevideo" filminde Magnifico ile birlikte "Madrugadas" adlı şarkıyı yorumlayan sanatçı yepyeni albümünde Dalida’nın unutulmaz eserlerini seslendirecek.