Röportaj 10.05.2021 07:00 Güncelleme: 09.05.2021 22:26

"DÜNYA İÇİN EN İYİ GÜZELLİK ŞİRKETİ"

Avon Türkiye Kuzey Afrika ve Ortadoğu İletişim Direktörü Hande Orhan, "Birinci, ikinci, üçüncü sırada olmak önemli değil ama dünyaya en fazla faydayı sağlayan, özellikle kendi odak gruplarımıza, kendi sosyal paydaşlarımızda en fazla iyiliği yapabilecek güzellik şirketi olmak zorundayız onun hikâyesi de böyle aslında" dedi.
"DÜNYA İÇİN EN İYİ GÜZELLİK ŞİRKETİ"

“Kadın hareketiyle ilgili öncü olan bir şirket olma hedefimiz de var” diyen Avon Türkiye Kuzey Afrika ve Ortadoğu İletişim Direktörü Hande Orhan ile 136’ıncı yaşına giren Avon’un vizyonunu, yaptıkları sosyal sorumluluk projelerini YeniBirlik okurları için konuştuk.

Hemen her gün duymaya alışık olduğumuz Avon’u bize anlatır mısınız?

Avon 135 yılını doldurmuş 136’ıncı yaşına giren bir şirket. Avon, Amerika’da doğmuş bir güzellik şirketi ama doğduğundan beri ana misyonu kadınlar için çalışmak. Çok net bir şekilde aslında odağının sadece ürün satmak değil, kadınlar için çalışmak olduğunu da her defasında altını çizen bir şirket.

Geçtiğimiz senenin başında Avon dünyanın en büyük güzellik gruplarından biriyle birleşti. Bu da Natura&Co. Natura&Co dünyada Body Shop’ın ve yine Aesop diye Avustralya kökenli niş bir kozmetik şirketinin de sahibi olan Natura olarak da özellikle Latin Amerika pazarının da açık ara lideri olan bir güzellik şirketi. Avon’u da alarak dünyanın en büyük 4’üncü büyük güzellik şirketi oluyor.

Biz dünyanın en büyük güzellik şirketi olmak istemiyoruz, biz dünya için en iyi güzellik şirketi olmak istiyoruz. Birinci, ikinci, üçüncü sırada olmak önemli değil ama dünyaya en fazla faydayı sağlayan, özellikle kendi odak gruplarımıza, kendi sosyal paydaşlarımızda en fazla iyiliği yapabilecek güzellik şirketi olmak zorundayız onun hikâyesi de böyle aslında. Yani dünyanın 4’üncü büyük güzellik şirketiyiz, ama kaçıncı olduğumuz değil dünya için en iyi güzellik şirketi olmak vizyonundayız.

Amacımız önce ve her zaman toplumsal faydaya odaklanmak. Bu doğrultuda da her yıl 100 milyon kadının hayatına dokunmayı hedefliyoruz. Vizyonumuz dünyanın en iyisi olmak değil, Dünya için çalışan en iyi güzellik grubu olmak. Bu vizyon doğrultusunda iklimle mücadele ediyor, hayvanları korumak ve sürdürülebilir, daha güzel bir dünya oluşturmak için tüm kaynaklarımızı kullanıyoruz. Tüm bunların yanı sıra bizi biz yapan eşit ve adil bir hayat kurmak amacıyla da yıllardır kadınların karşı karşıya kaldıkları engel ve sorunlarla mücadele ediyor, onlara her alanda destek olmak için çalışıyoruz.

“GÜZELLİĞİ DEMOKRATİKLEŞTİREN BİR ŞİRKET OLACAĞIZ”

“Dünya için en iyi güzellik şirketi olmak vizyonundayız dediniz” Neler yapıyorsunuz bununla ilgili?

Avon’un kadın şirketi olma işi Avon’un DNA’sını oluşturuyor. Avon’un iş modeli de bunun üzerinedir. Avon’un hiçbir şekilde aradaki temsilciyi bypass ettiği, ona kazanç sağlamadığı bir satış modeli yoktur. Avon’un ana kazandırma işlevi her zaman bütün dünyada istihdama daha az katılan, ekonomik açıdan hep bir adım geride duran kadındır. Dolayısıyla kadınlar için çalışan şirket olma misyonu bizim hem satış modelimizde çok etkili oluyor. Ürünler açısından ve ürün fiyatlamaları açısından çok net bir vizyonumuz var biz her zaman güzelliği demokratikleştiren bir şirket olacağız.

Bizim çizgimiz hep çok netti. Eğer bir ülkede operasyonlarınız varsa o ülkede kadınların sorunu neyse onunla ilgilenmek zorundayız. O yüzden yıllardır meme kanseriyle savaşıyoruz, çünkü ülkede hala kadınlarımız en çok meme kanserine yakalanıyor. O yüzden kadına şiddetle çalışıyoruz. Kadına şiddet sadece Türkiye’de değil dünyada üç kadından biri maalesef maruz kalıyor. Dolayısıyla ne yapıyorsunuz diye sorduğunuzda her şeyi aslında bunun için yapıyoruz. Yani bunun için ürün üretiyoruz, bunun için kazanç fırsatı yaratıyoruz, temsilcilik fırsatları yaratıyoruz ve bunun için sosyal sorumluluk programları gerçekleştiriyoruz.

“HEDEFİMİZ 1 MİLYON HİKÂYE TOPLAMAK”

Sosyal sorumluluk demişken ‘Hikâyemle Varım’ projesinden de bahseder misiniz? Ben çok etkileyici buldum.

Hikayemle Varım aslında arkasında çok önemli bir araştırmanın yattığı bir proje. Dünyada 8 bin kadının böyle çok iyi bir örneklemle, özellikle pandemi döneminde kadınların ihtiyaçlarını anlamak için bir araştırma.  Çıkan rakamlar kadınların yüzde 97’si pandemi döneminde çok daha yüksek bir baskı altında olduğunu söylüyorlar ki hiç şaşırtıcı değil.

Yani çalışan, çalışmayan, anne olan, olmayan tüm kadınların çok daha yüksek ev işi, çok daha yüksek psikolojik baskı ve bu kadar yüksek şiddet ortamının olduğu ortamlarda evlerinde çok daha ciddi bir sağlık ve güvenlik korkusu yaşadıklarını biliyoruz. Dolayısıyla bu artan baskı aşikâr. Özgüvenlerini kaybettiklerine dair çok ciddi rakamlar var. Kadınlara sorduğumuzda en çok nasıl rahatlarsın? Sana en çok ne iyi gelir, dediğimizde Türkiye’deki kadınların yüzde 86’sı hikâyesini anlatmak, derdini anlatmak, paylaşmak ve kendi gibi hikâyeleri dinlemekle hem güçlü hissediyor kendini hem bununla rahatlıyor.

Kadınlara ses çıkarmalarıyla ilgili kendini anlatmasında, hikâyesini anlatmasında bir de kendi gibi farklı hikâyeleri dinlemesiyle ilgili fırsat vermek gerek. Bu yüzden kadınlara ses olmakla ilgili bir proje çıkarmaya çalıştık. Dünyadaki her kadını bilhassa erkeği de herkesi hikâyesini paylaşmaya davet ediyoruz. Paylaşılan her hikâyenin de Avon Vakfı olarak 1 dolarlık bir bağış yapmayı vadediyoruz. Dolayısıyla bizim hedefimiz 1 milyon hikâye toplamak kadın olarak. Neden dünyanın en büyük kadın STK’ları için toplanan bağışı toplamayalım bir kadın hareketine en büyük desteği vermeyelim diye yola çıktık. Türkiye’de şu anda 4’üncü, 5’inci günün sonunda en son baktığımızda 4 bin 500 hikâye vardı. 30 bin hikâye toplamak istiyoruz sadece Türkiye bacağında bizim kendi temsilci sayımıza orantılı bir hikâye oranı çıkaralım. 300 bin temsilcimiz var Türkiye’de. Dolayısıyla dedik ki 300 bin temsilci varsa içeriden, dışarıdan 30 bin hikâye bizim içinde çok değil ama ilk 4-5 gün için çok güzel çok heyecan verici.

“AVON’LA KENDİME ‘YENİ KIZ KARDEŞLER BULDUM’ DİYENLER VAR”

Siz hepsini dinliyor musunuz? Böyle çok etkilendiğiniz birkaç hikâye duysak sizden.

Beni çok etkileyen birkaç hikâye var. İstanbul depremi sonrasında tamamen hem yakınlarını hem de tüm mal varlığını kaybeden sıfır noktasına gelmiş olan kendini tarif eden kadın hikâyemiz var. Kendi çevresine satış yapmakla başlayıp sonrasında 300 temsilciyi yöneten kadın hikâyemiz var. Meme kanseri geçirdiğini, meme kanseriyle ilgili kendi durumunu Avon’un katalogları sayesinde duyan, öğrenen hem erken teşhis hem de tedaviye fırsatı olan ve bu sebeple de bizim sosyal sorumluluk projelerimizde de çok aktif rol alan bir harika bir temsilcimizin hikâyesi var. Avon’la kendime yeni kız kardeşler buldum diyenler var.

“KADINLARA DESTEK OLMAK İSTİYORUZ”

-Avon’un meme kanseri mücadelesiyle de ilgili bayağı çalışması var. Biraz da bundan bahsetseniz.

Meme Kanseriyle Mücadele kapsamında 24 yıldır kadınlarımıza destek olmak için çalışıyoruz. Meme kanseri vakalarında erken teşhis ve kontrolün öneminin farkında olarak, dünyada 5 milyonu aşan temsilcilerimizle birlikte Avon’un meme kanserinde farkındalık yaratılması, bütün kadınların risklerin farkında olması, sinyalleri tanıması ve sonrasında nasıl hareket etmesi gerektiğini onlara hatırlatıyoruz. Her 8 kadından birinin tehdit altında olduğu bu hastalık ile ilgili kadınların hastalığın erken teşhisinin önemini bilmeleri için çalışıyoruz.

Bu konuda bize en büyük desteği veren Türk Kanser Derneği, uzun zamandır Türk Kanser Derneği ile kol kola yürüyoruz. MEMEDER de yine geçtiğimiz senelerde proje ortaklığı yaptığımız STK’lardan.

Meme kanseri üzerinde durulması gereken konuşulması gereken bir konu. Türkiye’deki ana ihtiyaca baktığımızda teşhis ve tedavi yöntemlerinde çok iyiyiz. Özellikle devlet hastanelerinde olan ekipmanlar ve tedavi yöntemleri bizim en azından proje ortaklarından dinlediğimiz kadarıyla dünyadaki birçok Avrupa ülkesiyle yarışacak düzeyde. Ama buradaki eksiğimiz ne? Farkındalık.

Yani kadınların kendi kendilerini bir kere elle muayene etmesi, doktora gitmesi, bir şikâyeti olmadan da bu meme kanseri riskinin farkında olması, 30 yaşından itibaren artık meme kanseriyle ilgili risk grubunda olduğunun farkında olması, 40 yaşından itibaren düzenli mamografilerinin çekiliyor olması bunlarda eksiğiz. Dolayısıyla biz hep özellikle proje ortaklarımızla kadınlara seslenerek destek olmak istiyoruz. Instagram’da kendi kadınlarımızla nasıl elle muayene yapabileceklerini, meme kanseriyle ilgili doğru bilinen yanlışları, nelere dikkat edilmesi gerektiğini detaylı bir şekilde anlattık. Yapacağımız farkındalık çalışmalarına, projelerine devam edeceğiz.

“2021 ‘EVDESİN AMA YALNIZ DEĞİLSİN’ DEDİĞİMİZ BİR SENE”

Aile içi şiddete de dur demek amacıyla ‘Evdesin Ama Yalnız Değilsin’ kampanyasını da anlatır mısınız? Ne yapılıyor?

Pandemi döneminde artan aile içi şiddete dur demek amacıyla ‘Evdesin Ama Yalnız Değilsin’ kampanyası başlattık. Bu kampanya ile kadına yönelik şiddete yönelik farkındalığı artırmak, sosyal izolasyondaki kadınların yalnız olmadıklarını göstermek, kadına karşı şiddet için çalışan kurumların hizmetlerine devam etmeleri için destek olmayı amaçladık.

Tüm dünyada kadına şiddetle mücadelede doğrudan etki yaratan sivil toplum kuruluşlarına toplam 1 milyon USD yardımda bulunduk. Kampanya kapsamında başlatılan acil yardım programı, koronavirüs karantinaları sebebiyle artan aile içi şiddet vakalarından etkilenen kadın ve çocuklara destek olmak amacıyla kullanıldı. Fon, aralarında Brezilya, Meksika, Hindistan, Filipinler, Almanya, Türkiye ve İngiltere’nin de olduğu 37 ülke arasında paylaşılarak, aile içi şiddete maruz kalan 250.000’den fazla kadın ve çocuğa çok önemli destek sağladı.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonuyla birlikte çalışıyoruz. Emniyet Müdürlüğünün açıkladığı rakamlar, valiliklerin açıkladığı rakamlar var ama bizim bildiğimiz yüzde 60-70 oranında arttı yardım talepleri pandemi döneminde. Dolayısıyla burada çok ciddi bir darboğaz içinde kadınlar. Kadınlar şiddet gördükleri kişilerle 7/24 özellikle karantina dönemlerinde bir evde kalmak zorundalar işin içine çocuklar işin içine kalabalık aile büyükleri girdiğinde durum çok daha dramatikleşiyor. Çok ciddi yardım çığlıkları yükseliyor Türkiye’nin her yerinde.

Ne yapmaya çalışıyoruz? Avon olarak bu konuya çok önemli bir fon ayırdık.

Burada yapılması gereken STK’ları desteklemek ve o kadınlara sığınma, hukuki ve psikolojik danışmanlık hizmeti vermektir.  Avon Türkiye olarak 700 bin TL’lik bir nakit bağış yaptık, Tüm Kadın Dernekleri Federasyonuna sadece şiddet gören kadınların yardımına koşulması için. Tabii yeterli mi? Yeterli değil. Acil Yardım Hattı meselesini çok önemsiyoruz biz onun sürekli açık tutulması her çağrıya günün her saati destek verilmesi için elimizden gelen tüm maddi yardımı yapıyoruz.

Evdesin Ama Yalnız Değilsin diyerek hem dijital araçlarımız üzerinden bize daha kolay ulaşmalarını hem Call Center üzerinden bize daha kolay ulaşmalarını, gördükleri çevrelerindeki yardım ihtiyacını bize anında iletmelerini söyledik. Burada da özellikle temsilcilerimizde de çok ciddi bir farkındalık var onlarda bize çok fazla vaka iletiyorlar. 2021 Evdesin Ama Hiç yalnız Değilsin dediğimiz bir sene.

Çalışanlarımız için Şiddetle Mücadele Protokolü geliştirdik. Hem İnsan Kaynakları Departmanının hem İletişim Departmanının birlikte çalıştığı çok detaylı bir çalışanımızın şiddete maruz kaldığında şirketin ona nasıl destek verebileceği, hangi koşullarda işle ilgili hangi çalışma şartlarının etkinleşeceği, bu konuda farkındalığı arttıracak nasıl eğitimler planlaması gerektiğini de açıklayan çok kapsamlı bir çalışan protokolü.

“HESAP VERMEK ZORUNDA OLAN BİR ŞİRKETİZ”

Hani bazı şirketler yüzde 50 kadına varmak için çalışıyorlar yüzde 30 kotaları var biz yüzde 30 erkeğe varmak için uğraşıyoruz. En azından şirkette biraz farklılık olsun. Çünkü yüzde 80’lerde kadın çalışanımız ve bu üst yönetimde de çok benzer rakamlarla temsil ediliyor yani başka şirketlerde alt kadroda kadın çok daha fazla. Bizde her kademede, üst kademelere kadar iyi bir kadın temsiliyeti var dolayısıyla bizim çalışanlarımızın sosyal sorumluluk konularında kapsama alınmaması zaten düşünülemez. KAGİDER’in sunduğu sertifikamız da var onu ilk alan kozmetik şirketlerinden biriyiz. Bu konularda çok hassasız ama hassas olmamızın sebebi de şu; biz çok hesap vermek zorunda olan bir şirketiz. Yani zaten temsilcilerimize herhangi bir müşteri kitlesinin bir markayla ilişkisinden çok daha sıcak ilişkimiz var, onlar çok hesap sorarlar, çok sorgularlar, şeffaflık isterler o yüzden onlara ne söylüyorsak onun mislini kendi içimizde yapmak zorunda hissediyoruz.

“BİZE HER GÜN KADINLAR GÜNÜ”

Geçtiğimiz Kadınlar Günü ile de ilgili çalışmalarınız oldu.. Ne söylemek istersiniz?

Bize her gün kadınlar günü. Bu hikâye meselesini ‘Kadınlar Günü’nde ben çok önemsiyorum, bu konuyu ilgili bir video hazırladık. O videoyu hazırlarken de çok sayıda kadınla görüştük ve çok ortak yön var, yani bir kadının aşağı yukarı hayatı boyunca yaşadığı sorunların nedeni yüzde 80 ortak. Ve yüzde 80’i belli alanlarda kümelenmiş durumda. Biz kadınlar bu alanlardaki sıkıntılarımızı nasıl aştığımızı başka kadınlarla paylaşsak emin olun birçok hikâyenin değişmesine fırsat vereceğiz. Yani o genç kız halinizdeki güvensizliğiniz, erkek çocuk, kız çocuk ayrımını nasıl aştığımız güçlü olduğumuzu tekrar kendimize kanıtladığımız gün.

“KADIN KADININ KURDU DEĞİL YURDUDUR”

Erken gençlik ilişkilerindeki özgüvensizlik veya orada çok kıskanç, çok baskın karakterleri doğru bir ilişki gibi rol model yapmamamız gerektiğinden biraz daha fazla bahsetsek. İlk annelik günlerimizde yaşadığımız zorlukları dürüstçe konuşsak herkesin başına geldiğini söylesek ama sonra geçeceğini söylesek. Sonra ileride yaşadığımız belki çocuk doğuramayan kadınların ne kadar normal olduğunu ve annelik duygusunu nasıl başka yerlerde yaşayabileceğini söylesek. Sonra ileriki yaşlarımızda torunlarımıza kızların alınıp verilmediğini, kızların bir birey olduğunu iyice anlatabilsek hem anne hem baba olarak aslında birçok hikâyeyi yeni neslin hikâyesini değiştirebiliriz. Paylaşalım paylaşmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyelim, kendi hikâyelerimizi anlatalım, bildiğimizi başka kadınlara aktaralım, kadın kadının kurdu değil yurdudur.

Hep kadınları desteklediniz, bundan sonra da bu devam edecek mi?

Tabii, devam edecek katlanarak devam edecek. Bu hikâye projesi 2021’in aslında ilk döneminin projesiydi ama 2021 meme kanseri için, kadına şiddet için çok daha yüksek sesle konuşacağımız bir dönem olacak. Bir de biraz daha cesur bir döneme giriyor Avon. Avon’un marka yenilenme süreci de var özellikle 2020’de logomuzun da değişmesiyle başlayan. Biz her zaman kadın hareketinin savunucusu bir şirkettik her zaman da kadın haklarıyla, kadınlarla ilgili sorunlara ses çıkardık. Ama 2021’de daha aktifiz, kadın hareketine daha cesur destek veren, kadın hareketiyle ilgili öncü olan bir şirket olma hedefimiz de var. Dolayısıyla Türkiye’de de dünyada da kadınların sesini daha güçlü duyurmak için hem kendi paydaşlarımızla hem kamuyla resmi kurumlarla da çok daha yakın çalışmayı hedefliyoruz.

Son mesajınız..

Haklarımızın eşit şekilde, barış dolu bir dünyada var olduğu, eşit haklara sahip olduğumuz  günler ve yıllar olsun istiyorum.