Halkbank web
Ekonomi 26.11.2022 07:00

Dayanışma ekonomisi en önemli panzehir

Fuzul Tasarruf Finansman AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Akbal, "Biz uzun yıllardır ihtiyaç sahiplerinin ev, araç ve çatılı iş yeri sahibi olabilmeleri için finans kaynağı sunan tasarruf finansman sistemini "Dayanışma Ekonomisi" felsefesiyle yeniden tanımlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Dayanışma ekonomisi en önemli panzehir

Fuzul Tasarruf Finansman AŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Finansal Kurumlar Birliği Tasarruf Finansman Şirketleri Sektör Kurulu Başkanı Eyüp Akbal, sektörün dünü ve bugününü anlattı. Akbal YeniBirlik okurları için "Dayanışma Ekonomisi"ni mercek altına aldı.

SORU CEVAPLAR

- Fuzul olarak ev ve araç sahibi olmak isteyip de ekonomik manada bunu karşılayacak gücü bulunmayan kişilere 30 yılı aşkın bir süredir finansman desteği sağlıyorsunuz ve bu modeli son dönemde Dayanışma Ekonomisi felsefesiyle açıklıyorsunuz. Nedir bu Dayanışma Ekonomisi?

"Kendi öz kaynaklarımızdan, değerlerimizden ortaya çıkan şahsına münhasır bir sistemimiz var. Bunu; tıpkı insanların bir araya gelerek aylık birikimlerini bir araya getirdikleri, sonrasında da sırayla biriken tutarı aldıkları altın günü uygulamasının sisteme dönüştürülmesi olarak tanımlamak mümkün. Dayanışma Ekonomisi ifadesi de sistemimizin özünü en sade ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyuyor.
Aslında biz zaten uzun yıllardır ihtiyaç sahiplerinin ev, araç ve çatılı iş yeri sahibi olabilmeleri için finans kaynağı sunan tasarruf finansman sistemini “Dayanışma Ekonomisi” felsefesiyle yeniden tanımlıyoruz. Dayanışma Ekonomisi’nde herkes ekonomik güçleri dâhilinde bir araya geliyor, birikimler ortak bir yerde toplanıyor ve kişiler birbirlerine verdikleri destekle ev, araç ya da çatılı iş yeri sahibi olabiliyor. Sizin de bahsettiğiniz gibi biz Fuzul olarak 30 yılı aşkın bir zamandır özünde dayanışma olan bir edinim sistemi ile tasarruf sahiplerinin ihtiyaçlarına finansman sağlıyoruz."

- Dayanışma Ekonomisi’nin özelde kişilere, genelde ise ülke ekonomisine sağladığı avantajlar nelerdir?

"Konuyu ilk olarak tasarruf sahipleri özelinde ele almak gerekirse şunları söyleyebilirim: Dayanışma Ekonomisi’yle tasarruf sahipleri; ev, araç ve çatılı iş yeri ihtiyaçları için gereken finansmana, faizsiz bir biçimde yani ek maliyet yükünün altına girmeden ulaşabiliyor.
Faizsiz, kredisiz ve tercihe göre peşinatsız da olan 'Dayanışma Ekonomisi', kişilerin taksit tutarlarını kendi ödeme güçlerine göre belirlemesine de imkân tanıyor. Dolayısıyla kişiler faizsiz olarak Türkiye’nin dört bir yanında kendi belirleyecekleri tutarlarla ev, araç ve çatılı iş yeri sahibi olabiliyor.
Gelelim Dayanışma Ekonomisi’nin ülke ekonomisine sunduğu katkıya…
Tasarruf finansman sektörü, Dayanışma Ekonomisi’yle tasarruf oranlarının yükselmesinde dolayısıyla da yastık altı dediğimiz birikimlerin ekonomiye kazandırılmasında ciddi öneme sahip. Konvansiyonel sistemde yarın yapacağınız bir harcama için kaynağı bugünden alırsınız, tasarruf finansman sisteminde ise yarın yapacağınız harcama için bugünden tasarruf etmeye başlarsınız. Dolayısıyla sektörümüzün, tasarrufu destekleyen ve teşvik eden bir yapısı var. Bu çok kıymetli. Öte yandan Dayanışma Ekonomisi, özellikle de ekonominin yavaşladığı dönemlerde maliyeti ve faiz yükü olmayan en büyük panzehirdir."

- Sizin tanımınızla 'Dayanışma Ekonomisi felsefesiyle hizmet veren' tasarruf finansman sektörü, 28 Nisan 2022’de regüle edilerek 6361 sayılı kanuna tabi oldu. Süreç buraya nasıl geldi ve bundan sonrası için öngörüleriniz neler?

"Sektörümüz 30 yılı aşkın bir süredir, özellikle dar gelirli kişilerin tasarrufa dayalı ev, otomobil ve ticari iş yeri edinimine finans sağladı. Gelinen aşamada da yürüttüğümüz faaliyetler, devletin denetim ve kontrolüne alınmış oldu. Yani tasarruf finansman şirketleri 6361 sayılı kanuna tabi oldu ve söz konusu firmaların denetiminin BDDK tarafından yapılacağı 2022 yılında hüküm altına alındı. Lisanslama sürecinin de tamamlanmasıyla bizler şu an tasarruf finansman olarak adlandırılan sektörde yerimizi aldık.
Çok şükür iyi bir noktaya da geldik. İntibak sürecinde sektördeki tüm firmaların hem teorik hem de pratik olarak faaliyetlerinin izlenmesi söz konusu oldu. Düzenleme hem sektöre olan güveni artırmak hem de daha çok katılımcıyı sisteme dâhil etmek adına çok başarılı bir çalışmaydı. Sektörümüz böylelikle esnek davranma konusundan uzaklaşarak mevzuata bağlı bir şekilde büyüme hedeflemeye başladı. Tabii ki bu alanla ilgili neler yapılabilir, sektör nasıl daha ileriye götürülebilir noktasında çalışmalar hâlâ devam ediyor."

- Tasarruf finansman şirketleri, intibak sürecinin ardından Finansal Kurumlar Birliği’ne üye oldu ve siz de Tasarruf Finansman Şirketleri Sektör Kurulu Başkanı olarak seçildiniz..

"Sektörümüz şu an itibarıyla alınan talep anlamında 50 milyarı aşkın bir toplam büyüklüğe sahip. Bu rakamı yıllık olarak tüketiciden alınan ev ve araç finansman talebi gibi düşünebiliriz. Sektör her yıl üstüne katarak, yeni müşteriler edinerek aktif büyüklüğünü geliştirerek yoluna devam ediyor. Bundan sonra da bu ivmenin devam edeceğini öngörüyorum.
Geçmişe dönüp baktığımızda şunu da görüyoruz: Sektörümüz 30 yıllık geçmişinde ekonomik manada birçok olumsuzlukla karşılaştı. Pek çok enflasyonist durumla mücadele etti ve bugünlere gelene kadar bu yöndeki kaslarını da geliştirdi. Dolayısıyla tasarruf finansman sektörü, önümüzdeki süreçte daha da büyüyecektir. Çünkü sektör, gelir dağılımı piramidinin tabanındaki yüzde 80’ini hedefliyor. Biz 50 milyonluk tabana ulaşırsak finans pastasındaki payımızı artırabiliriz.
Sektörün akademik alanda güçlendirilmesi ve geliştirilmesi için üniversite sanayi iş birliğine ciddi manada önem veriyoruz. Bu bağlamda da Tasarruf Finans Akademisi kurulması adına çalışmalarımıza başladık. Faizsiz finansman alanında çalışmalar yürüten üniversitelerimiz ile yakın temas hâlindeyiz. Bu alandaki bilgi birikimimizi ve tecrübelerimizi, akademik bakış açısıyla kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Ülkemizin kültürel değerleriyle örtüşen ve dayanışma ekonomisinin en iyi örneklerinden biri olan tasarruf finansman sektörünün yurt dışında anlatılması için de akademik çalışmaları değerli buluyoruz.
Anadolu’nun farklı yerlerinde de çalışmalar yürüyüp mümkün olduğunca çok kişiye tasarruf finansman modelimizi anlatmak ve bilinirlik oranını yükseltmek istiyoruz. Özetlemek gerekirse bizim buradaki asıl vizyonumuz sektörü yayabildiğimiz kadar tabana yaymak.
Görevim süresince sektörün sesi olmaya, sistemimizden yararlanmak isteyen kişilerin talep ve önerilerinin gerekli mercilere bildirilmesi konusunda elimden geleni yapıyor olacağım. Sektör adına yolumuzun uzun olduğunu biliyorum. Ancak sektörümüzü bir adım öteye taşıyacak çalışmalarımıza ilk günkü iştiyak (güçlü istek) ve azimle devam edeceğiz."

YENİ ÜRÜN PAKETLERİNİ DAHİL EDECEĞİZ

-Hâlihazırda ev, taşıt ve çatılı iş yeri konularında faaliyet gösterebiliyorsunuz. Ürün çeşitliliğinin artırılması konusunda girişimleriniz var mı?

"Bugünkü konjonktürde tasarruf finansman sektörü, birikim sahiplerine yalnızca ev, taşıt ve çatışı iş yeri için finansal kaynak sağlıyor. Bu manada hizmet verdiğimiz alanın biraz dar olduğunu söyleyebilirim. Bizler sektör temsilcileri olarak yeni ürün ve paketleri de işin içine dâhil etmek istiyoruz. Çünkü ürün çeşitliliğinin artırılması hem sektörün önünü açacak hem de tasarruf oranlarını artıracaktır. Örneğin; küçük çapı birikimlerin ekonomiye kazandırılmasına yönelik çeyiz, eğitim, tatil ve hac-umre paketleri hazırlanabilir. Daha makro ölçekte baktığımızda da arsa finansmanı sağlanabilir.
Tasarruf finansman sektörü, 30 yılı aşkın bir süredir var olan köklü alan. Ancak sektörümüzün 6361 sayılı kanuna tabi olmasıyla birlikte aslında yeni bir dönem başladı. Zaman geçtikçe sistemin daha da güçlenmesiyle, sektör temsilcilerinin organize bir şekilde atacakları adımlarla ve tasarruf finansman sisteminin daha geniş kitlelere yayılmasıyla ürün çeşitliliğinde de artışa gidileceği kanaatindeyim. Ancak bu kanunla mümkün. Bu bağlamda yasal mercilerden adımlar bekliyoruz. Öyle ki zamanla ihtiyaçlar ve talepler arttıkça ürünlerde çeşitliliğe gidilmesi de önemli hâle gelecek.
Ürün çeşitliliğinin arttırılmasının dışında çekilişli sistem sözleşmelerindeki 1 milyon TL tepe rakamının günümüzdeki konut fiyatlarının göz önünde bulundurularak 10 milyon TL olarak revize edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sonraki yıllarda ise geçmiş yılın enflasyon rakamları baz alınarak otomatik olarak revizyon sağlanmalı. Ayrıca tasarruf fon havuzunun altın veya kur korumalı hesaplarda da tutulabilmesinin önünün açılması gerektiği kanaatindeyim."

DEVLET YÜZDE 20 KATKI VERİYOR

- Tasarruf Finansman Sektörü’nün geliştirilmesi amacıyla Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) olduğu gibi destek ve teşviklere ihtiyaç duyuyor musunuz?

"Türkiye’de 2003 yılında faaliyete geçen Bireysel Emeklilik Sistemi, diğer yatırım araçlarından farklı olarak devlet katkısıyla da destekleniyor. Öyle ki BES’e dâhil olan tasarruf sahiplerine, yatırdıkları her 100 TL’ye karşı devlet tarafından yüzde 25 katkı sunuluyordu. Bu yılın başında ise bu oran yüzde 30’a çıkarıldı. Böylelikle tasarruf sahipleri sisteme yatırdıkları tutara göre devletten katkı almış oluyor.

Ayrıca 64. Türkiye Hükûmeti döneminde konut edindirme ve çeyiz hesabı gibi devlet desteğini içinde barındıran projeler hayata geçirilmişti. Bugün üç yıl gibi bir süre zarfında tasarruf eden kişiler, ev alacakları zaman devlet tarafından verilecek yüzde 20’ye varan katkının da sahibi olabiliyor. Aynı şekilde ebeveynler 18 yaşından sonrası için çocuklarının kullanabilecekleri bir tasarruf hesabı açtıkları takdirde biriken paranın yüzde 20’si oranında devlet katkısı alma hakkını da elde edebiliyor. Bahsi geçen destekler, tasarruf finans sektörü için de sağlanabilirse tasarruf oranları artar dolayısıyla da sektörümüz hızla büyür. BES’te, konut edindirme ve çeyiz hesabında olduğu gibi benzer teşviklerin konut ediniminde sektörümüze uygulanmasını istiyoruz. Sektör olarak hedeflediğimiz gelir dağılımı piramidinin tabanındaki yüzde 80’e daha kolay ulaşabilmemiz adına bu gibi desteklerin önemli olduğu kanaatindeyim."