Röportaj 30.03.2016 17:23

Boş zaman mı dediniz?

Mesafeli ve soğuk mu dediniz? İşte, şimdi durun! Tepkilerinden, tavırlarından ve seçtiği kelimelerden önce yaşadıklarını, bir kadın olarak duygularını ve düşüncelerini keşfetmeye ne dersiniz? Onun gerçekte kim olduğunu görmemizi engelleyen, realiteden…
Boş zaman mı dediniz?

Mesafeli ve soğuk mu dediniz? İşte, şimdi durun! Tepkilerinden, tavırlarından ve seçtiği kelimelerden önce yaşadıklarını, bir kadın olarak duygularını ve düşüncelerini keşfetmeye ne dersiniz? Onun gerçekte kim olduğunu görmemizi engelleyen, realiteden uzak televizyon ekranını kırdık ve içinden asıl Öykü Serter’i çıkardık.

 

“Belki nostaljik, sıklıkla rock, biraz klasik müzik, arada romantik bir balat…” Her ne kadar Öykü Serter bu sözleri ne tür müzik sevdiğini anlatmak için kullansa da kendinden söz ediyor hissiyatına kapılıyorsunuz. Keza konuşmaya başlayınca da çok geç olmadan görüyorsunuz; içsel özgürlüğü ve kimliği adına çok küçük yaşlarda edindiği farkındalıkla atmış her adımını. ‘Biri Bizi Gözetliyor’dan ‘İşte Benim Stilim’e pek çok programda sunuculuğuna şahit olduğumuz Öykü Serter, nihayetinde farklı ve zıt tatların birlikteliğinden doğan ve ender bulunan o ironik harmoniyi karakterinde yakalamış. Açıkçası bugüne dek onun için yazılıp çizilen ‘ukala, kendini beğenmiş, bilmiş’ gibi sıfatlardan ziyade benim Öykü Serter’e bakınca tahayyül ettiklerim ‘cesur, özgüvenli, karakter sahibi’den yana oldu. Kendi işini kendi yapan, yine aynı motivasyonla kendisini ilgilendirmeyen şeyleri son hız terk eden bir kadın o. İnsanlarla ya da olaylarla bir alıp veremediği yok, mücadelesi de yok. Aksine hayatı olduğu gibi yaşamayı seçen, gerekirse geceleri uykusuz kalıp sırf zamanın yavaşladığına tanık olmak, hayatın kendisini görmek pahasına sessizliği kucaklayan biri. Düşüncelerinin birer uzantısı olan tavırlarını göz ardı etmek ne kadar imkansızsa, hakkında ne denirse densin onun değişmesi de bir o kadar imkansız işte. Sunuculuk becerilerinin yanı sıra halet-i ruhiyesini yansıtan melodilerin peşine düşerek, esasen de radyocu olmasından sebep, DJ’lik konusundaki başarıları da takdire şayan. Güzellik demişken, keza kendisine de söyledim Angelina Jolie’yi andıran yüz hatları ve kendine has duruşu ile ayrı bir havası var doğrusu. Evet, bazı insanları olduğu gibi kabul etmek zordur, ama eğer o insan dürüst, sözünü sakınmayan ve ne düşünüyorsa açıkça söyleyen biriyse, az ama sahici gülümsüyorsa, güçlü mizacıyla size de güç veriyorsa, seçtiği kelimelerle ilham kaynağınız olabiliyorsa, boş muhabbet yerine konuştuğunuzda size değer katıyorsa işte o zaman hayatınıza bir daha çıkarmamak üzere kabul edersiniz. Öyleyse, fazla söze ne hacet. Kimselerle konuşmaya kendinizde mecal bulamadığınız anlardan birindeyseniz, sadece dinlemek için doğru yerdesiniz.

Ekranlardan bu kadar aşina olduğumuz ama hakkında bu kadar az bilgi sahip olduğumuz ender isimlerdensiniz. Bu yüzden siz kendinizi hangi kelimelerle anlatmaya başlardınız merak ediyorum...
Kendince büyümeye çalışan, her ruh kadar kayıp, her insan kadar farkında, kusurları birbirine tutturulmuş bir insan işte… Özgür, en doğru kelime olur sanırım. Dış unsurlardan bağımsız içsel bir özgürlük elbette kastettiğim, yoksa gözle görülür bir özgürlük için verilmiş fire çok…

Haftanın her günü, günün her anı dolu olan bir kadın için zaman sayacı nasıl işliyor?
Durmuyor. Durduramıyoruz efendim! Çalışmaktan zaman mefhumunu yitirecek kadar hızlı… ‘Boş zamanlarımda’ diye başlayan bir cümle kurmayalı epey oldu ve bu durumdan çok hoşnutum. Hayat zihninin ayarı kadar güzel; benim ayarım da bu…

Bu denli yoğun çalışan bir kadının illaki takıntıları ya da alışkanlıkları vardır. Neler bunlar?
Seyahat etmek tazelenmemi sağlıyor. DJ performansları için gittiğim şehirlerin yanı sıra yakın mesafelere kaçmayı seviyorum. Çok hızlı akan bir süreci yavaşlatmak için elimden geleni yapıyorum; başka türlü enerjimi koruyamıyorum çünkü… Spa ve masaj olmazsa olmazım ve haftada bir arkadaşlarımla çıktığımız yemekler… Arnavutköy Balıkçısı’nın o muhteşem karidesli salatası ve Balıkçı Kahraman’da kalkan en aşerilesi tercihlerim.

Bu soruyu egonuz yanıtlasın o zaman, iyi özelliklerinizin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Sanırım en ‘aferin’lik tarafım işgüzar olmayışım. Üzerime vazife olmayan şeylere karışmıyorum. Her anlamda; iş, özel hayat, arkadaşlıklar, his dünyam… İnsanların kararlarına ve özel alanlarına saygımı korumaya dikkat eder, aynı özeni de isterim. Ancak çok kıymet veriyorsam fikrimi söyler ve üstelemeden beklerim. Bu da bir sabır ve irade işi bana göre. Zaman zaman en sevdiklerinizin hata yapmasını izlemek durumunda kalıyorsunuz. Bu tutumum her ne kadar mesafeli ve soğuk algısına sebebiyet verse de kişinin kendini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi diye bir hal var; böyle yetiştirildim ve öyle yaşamayı tercih ediyorum. Çok da faydasını gördüm, tavsiye ederim.

Röportaj: Ece Üremez