Röportaj 16.03.2018 12:45 Güncelleme: 16.03.2018 12:51

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ: 'Diyanet Teröre Karşı Araziye İnecek'

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Diyanet İşleri Başkanlığı; FETÖ, DEAŞ gibi dini istismar eden terör örgütleri konusunda halkımızı bilinçlendirme ve bu konularda sapkınlık içerisinde olanlar hakkında halkımızı aydınlatma konusunda sadece raporlar yayınlamayacak, aynı zamanda arazide birebir anlatacak." dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ:  'Diyanet Teröre Karşı Araziye İnecek'

Seda ŞİMŞEK/ ANKARA

Dini ulusal güvenlik meselesi olarak gördüğünü belirten Bozdağ, “Toplumdaki doğru ve sahih bilgilerin ulusal güvenliği doğrudan ilgilendiğini ifade etti.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın terör örgütlerine karşı daha aktif rol alacağını söyledi. Bozdağ, “Terör örgütleri ve dinimizi istismar etmek isteyen yapılarla ilgili herkesten ama herkesten çok önce farkına varacak bir çalışma olması lazım. Diyanet ak sütün içindeki ak kılı herkesten önce fark etmeli ve başkalarına da fark ettirmelidir.” dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Ekrem Keleş medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan ve soruları yanıtlayan Bozdağ şunları söyledi:

“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NDA KADIN İSTİHDAMI ARTIYOR”

“İlk defa bir kadın, Prof. Huriye Martı Diyanet İşleri Başkanlığı Yardımcılığı görevine atandı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda yedi kadın daire başkanı. Bütün illere en az bir  müftü yardımcısı, ilk defa Diyanet İşleri Başkanlığında kadın müfettiş, kadın murakıp alımı uygulaması başlatıldı. Diyanet İşleri Başkanlığında kadınların istihdamı, yetki ve sorumluluklarının artırılması konusunda bir çalışma var. Esasında kadınlar üzerinden dinimizi yıpratma çalışmaları tam da böylesine önemli çalışmaların yapıldığı bir döneme rastladı. O yüzden gerçekten çok üzüldük.”

“KADIN VE ÇOCUKLARA ÖZEL  ÖNEM VERİLECEK”

“Yeni dönemde Diyanet, kadınlara daha görünür ve daha ayrıcalıklı bir yer verecektir. İslam’daki kadının şerefli yerini uygun bir şekilde bütün Türkiye ve dünyaya aktarma konusunda büyük bir seferberlik yapılacağını buradan ifade etmek isterim. Öte yandan çocuklarımız çok büyük bir tehdit, tehlike altında. Çocuklarımızın her türlü istismara, uyuşturucuya, diğer madde bağımlılıklara, teknoloji ve benzeri şeylerin getirdiği bazı olumsuzluklara, ailelerimizi tehdit eden her şeye karşı korunması ve onların geliştirilmesi konusunda da bundan sonraki dönemde çok yoğunluklu bir çalışmanın yürüyeceğini buradan ifade etmek isterim.”

“DİYANET AKADEMİSİ KURULUYOR”

“Diyanet Akademisi ile imam, müezzin, kuran kursu öğreticisi, vaiz ve müftülerin hizmete girmeden önce bir eğitimden geçirilmesini öngörüyoruz. Asgari bir yıl meslek öncesi bir eğitimden geçecek. Ciddi bir eğitim aldıktan sonra araziye gidecektir. Bundan sonraki dönemde doğrudan müftü alımı, vaiz alımı, kuran kursu öğreticisi, imam ve müezzin alımı olmayacak. Adaylık sınavı yapılacak. Bu adaylık sınavını kazananlar müftülük ve eğitim merkezine gidip eğitim alacaklar.”

“DİYANET, TERÖRE KARŞI  ARAZİYE İNECEK”

“Diyanet İşleri Başkanlığı, FETÖ, DEAŞ gibi dini istismar eden terör örgütleri konusunda halkımızı bilinçlendirme ve bu konularda sapkınlık içerisinde olanlar hakkında halkımızı aydınlatma konusunda sadece raporlar yayınlanmayacak, aynı zamanda arazide birebir anlatacak. Bununla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı çalışmasını başlatmış durumda. Bütün illerde, ilçelerde hatta belde ve köylere varıncaya kadar bunların nasıl dinimizi istismar ettiği, dinimize ve insanımıza nasıl zarar verdiği hususu çok detaylı bir şekilde anlatılacak. Öğrencilere ve din görevlilerine anlatılacak. Bunların alan açmasına izin vermeyeceğiz. Diyanetin televizyonu TRT üzerinden yayın yapıyor. Şimdi radyosu var. İnternet medya var ve sanal alem var. Bütün bunları da kapsayacak şekilde yeni bir yapılandırma içinde olduğunu da ifade etmek isterim.”

“DİYANET DAHA AKTİF ROL ALACAK”

“FETÖ ve diğer terör örgütlerine ilişkin de söyledik, burada Diyanet bundan sonra daha aktif rol alacak. Terör örgütleri ve dinimizi istismar etmek isteyen yapılarla ilgili herkesten ama herkesten çok önce farkına varacak bir çalışma olması lazım. Diyanet ak sütün içindeki ak kılı herkesten önce fark etmeli ve başkalarına da fark ettirmelidir. Bu noktada elbette büyük bir görev düşüyor. Bunun üzerinde de Diyanetimiz bundan sonra daha fazla duracaktır.”

TARTIŞILAN FETVALAR

“Din İşleri Yüksek Kurulu, Türkiye’nin din konusunda bilgi ve birikim bakımından çok saygın insanlarından oluşan saygın bir kuruluş. Çok derinlikli araştırmalar üzerine fetva veriliyor. Yani basında yer alan bu eleştirileri ben hak ettiklerini hiç düşünmüyorum. Gerçekten çok büyük bir haksızlığa uğruyorlar. Tabi fetva verilirken bugünkü pozitif hukuka göre fetva vermiyorlar. Çünkü Anayasa ve yasa bunlara dinin temel kaynaklarına göre fetva vermesini emrediyor. Diyanet, ‘kanunla çelişiyor’ diye dinin kuralını açıklamamazlık yapamaz. Şimdi biri sorsa Diyanete ‘Faiz haram mıdır, helal midir?’ diye, ne diyecek Diyanet? Kanunlarımıza göre bunlar yapılıyor yasal. Adam ‘yahu nasıl der’ diyor. Elma ile armudu birbirine karıştırdığımızda bu sefer Diyanet doğru konularda bile ağzını açamaz hale geliyor.”

“MEZHEPÇİLİK ÇOK BÜYÜK BİR TEHLİKE”

“Son dönemde siyasal projelerden bir tanesi mezhepçilik ateşine odun atma çalışmaları. Küresel güçler ve bazı hesaplı çevreler, İslam dünyasında ve bölgemizde mezhepçilik ateşini körüklemek için büyük gayretlerin içerisindeler. Bu, milletimiz ve devletimiz için çok büyük bir tehlike ve tehdittir. Onun için hepimizin duyarlı olması lazım. Bazı devletlerin istihbarat örgütleri özel gayretler yapıyorlar. Özel fonlar aktarıyorlar ve buradan bir şey üretmeye çalışıyorlar. Hamdolsun Türkiye’de mezhepçilik yok. Ama böyle bir fitne tohumunu ekmek isteyenler var bunlara da izin vermemek son derece önemlidir.”

“DİN KONUSU ULUSAL GÜVENLİK MESELESİ”

“Bizim milli güvenliğimiz önemli ama din konusunu da ben bir ulusal güvenlik meselesi olarak görüyorum. Bizim toplumumuzdaki doğru ve sahih bilgilerin bizim ulusal güvenliğimizi çok doğrudan ilgilendiğini ve bu sigortanın sağlam olmasının milletimizin ve devletimizin aydınlık geleceği için son derece önemli olduğuna biz yürekten inanıyoruz.”

“İLAHİYATÇILAR VE DİYANET TEHLİKEYİ GÖRECEK”

“FETÖ’nün İslam’ı başkalaştırarak, yeni bir dine doğru evriltme ve değiştirme çabasını kim gördü Türkiye’de? Bunu kim görecek? İlahiyatçılar, Diyanet, konunun uzmanları görecek. Kritiğini yapacak, o kritik üzerinden yanlışlığını ortaya koyacak. Kadın konusunda kitaplar yazmış, makaleler yazmış akademisyen niye çıkıp da ‘Sen niye saçmalıyorsun’ demiyor? Demesi lazım. Onun için Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘Dinimize zarar vermek isteyen veya Müslümanlara zarar vermek isteyen, dinimizin hakikatlerini başka gösteren ve dinimize saldırı niteliği olan konular konusunda bu dinin bilginleri, bu dinin ilim sahipleri konuşmalı, çekinmemeli’ diyor.”

“KONUŞMASI GEREKENLER KONUŞMAZSA CUMHURBAŞKANIMIZ KONUŞUYOR”

“Ben bir korku olduğunu düşünmüyorum, tarikatlardan ve cemaatlerden. Cumhurbaşkanımızın dediği şey şu; ‘Bu konularda beni konuşturmayın. Yani ben bu konuda en son konuşacağım kişiyim,  Ben Cumhurbaşkanıyım.’ Ama konuşması gerekenler konuşmazsa, ne oluyor? Cumhurbaşkanımız konuşuyor. Bu bizim tarafımızdan korku gibi algılanıyor ama esasında bir alışkanlık. Bunu bir ihtiyaç gibi görmüyor. Burada kendisine durumdan bir vazife çıkarmıyor.

Cumhurbaşkanımız burada çok net bir şekilde ‘Eğer alışkanlıksa alışkanlığınızı değiştirin, eğer bir korku üzerinizde hissediyorsanız o korkuyu kaldırın atın ve açık ve net olarak ortaya koyun, konuşun. Ben ülkenin Cumhurbaşkanı olarak sizin arkanızda duruyorum.’ diyor.”

“TARİKATLAR TÜRKİYE’NİN BİR GERÇEĞİ”

“Cemaat, tarikat Türkiye’de bizim bir gerçeğimiz. Anayasa, Tekke ve Zaviyeler Kanunu hepsini yasakladı ama şimdi hepimiz biliyoruz ki hepsi yaşıyor. Şu anda Türkiye’de CHP Genel Başkanı bile hatırlarsanız seçimlerde İstanbul’da gitti, kendi belediye başkan adayı olduğu zaman bir tarikat temsilcisi ile beraber seçim kampanyasını başlattı. Kastamonu’ya gittiklerinde Şeyh Şaban Veli Hazretlerinin türbesine giderek kampanya başlattılar. Biz de gidiyoruz, CHP de gidiyor, MHP de gidiyor, herkes gidiyor. Toplumumuzun bir gerçeği. Gözümüzü kaparsak yok oluyor mu? Yok olmuyor. O zaman bu gerçeği görerek, önümüzde yeni politikalar geliştirmemizde fayda vardır.”

“TELEFONDA FETVA DÖNEMİ KAPANIYOR”

“Bazı vatandaşlarımızın şikayeti üzerine başlatılan soruşturmalar var. Kişiler dini konularda farklı düşündü diye bizim kanunlarımızda bir suç yok. Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasa ve yasalarımıza göre dinin temel kaynakları doğrultusunda toplumu aydınlatmakla görevli. Fetvalar şahsidir. Fetvalar konusunda Diyanet yeni bir genelge hazırladı. Artık telefonla arayanlara telefonda fetva verilmesi dönemi kapanıyor. Diyanet, Alo-Fetva hattını arayanların sorularını alacak, ancak bu sorulara cevaplar yazılı olarak verilecek. Yazılı cevaplarda da ilçenin müftüsünün, ilde ise il müftüsünün, Diyanet’te ise Din İşleri Yüksek Kurulu’nun onayı olacaktır. Dini bilgilendirme görevini herkes yapacak onda şüphe yok. Yüz yüze geldiğinde herkes ona cevap verecek. Ama öbür türlü sorular, kaydedilecek, arşivlenecek, verilecek cevaplar da kaydedilecek, arşivlenecek. Herkes geldiğinde kim ne dedi, kim ne sordu hepsi orada belli ve iletişim bilgileri de olacak.”

“CAMİLERDE MEHMETÇİKLERİMİZ İÇİN DUA EDİLİYOR”

“Cuma hutbelerinde ben bir milliyetçilik damarı görmüyorum ama PKK terör örgütü Zeytin Dalı Harekatı nedeniyle Doğu ve Güneydoğu’da bazı yerlerde vatandaşlarımızı tahrik etmek ve devletin, milletin  bütünleşmesini engellemek için provoke etmek istiyor. Onlar, terör örgütünün üyeleridir. Doğu ve Güneydoğu’daki vatandaşlarımız bu teröristlere destek vermemektedir, vermemiştir.

Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünde şehitlerimizi anmak, İslam’ın şehitlik anlayışını anlatmak neresi milliyetçilik? İslam’da şehitlik var. Mehmetçiklerimize bir mücadele içerisinde olduğu dönemde dua etmenin neresi milliyetçiliktir? Bizim dinimizde mücadele eden insanlara dua etmek vardır ve biz dua ediyoruz. Diyanet camilerinde de bu dualar yapılmaktadır. Bunun milliyetçilikle alakası yok.”

“ALEVİLERE YÖNELİK ADIM    ATMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

“İlk defa Alevi çalıştaylarını biz yaptık. İkincisi, ilk defa Alevi vatandaşlarımızın yazılı kaynakları olan klasiklerini Türkçe’ye çevirttirdik. Resmen devlette ilk defa Alevi vatandaşlarımızı muhatap alınması bu dönemde olmuştur. Dersim’le ilgili Cumhurbaşkanımız, bizzat devlet adına özür dilemiştir. Devletin katıldığı Muharrem iftarları yine bizim dönemimizde başladı. Yani biz Alevi vatandaşlarımızla ilgili gerçekten pek çok adımı attık bundan sonra da atmaya devam edeceğiz.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN “GÜNCELLEME” SÖZÜ

“Güncelleme konusunda cumhurbaşkanımıza buradan çok saldıranlar oldu. Sanki reform gibi algılatmak isteyen ve algılamak isteyenler oldu. Cumhurbaşkanımızın hayatı ortadadır. Tayyip bey imanıyla, ihlasıyla, ameliyle ortada olan birisidir. Ve imanı amelinin bedellerini de yaptığı mücadele içerisinde ödemiş birisidir. 28 Şubat’ın ve ülkemize ortaya koyduğu bütün sakatlıkları ortadan kaldıran bir liderdir. Bugün Türkiye’de dinin öğrenilmesi ve öğretilmesi ve muhafazakâr, mütedeyyin insanların kendini ifade etmesinin önünde ne kadar engel varsa, Allah’ın izniyle hepsini kaldıran bir liderdir. Ama şimdi bakıyorsunuz burada saldırıyorlar. Sayın cumhurbaşkanımızın dediği şey çok açıktır. Bir konuda açık ayet ve sahih kesin sünnetten deliller varsa ona uyacağız. Onu tartışmaya gerek yok. Ama diyelim ki açık bir şey yok. O zaman ne yapacağız, kur’an ve sünnete aykırı olmamak şartıyla içtihat yapacağız. Diyelim ki, şu anda uçak var, bilgisayar var, başka başka pek çok o dönemde olmayan konular var. Bunlarla ilgili ne yapacak islam alimleri? Elbette islam’ın temel kaynaklarına bakıp içtihat üretecek. İslam son dindir, kıyamete kadar yaşayacaktır. Eğer kıyamete kadar ortaya çıkacak sorunlara çözüm üretemezse, gelişmelere cevap veremezse, ihtiyaçlara cevap veremezse, o zaman kıyamete kadar varlığını nasıl sürdürecek? Bütün gelişmelere, ihtiyaçlara cevap verebilir. Dinde reform yapılamaz. Sayın cumhurbaşkanımızın hayatı bu tür düşünceye sahip olanlarla mücadele ile geçmiştir. Cumhurbaşkanımızın dediği kendimizi güncelleyeceğiz.

 Prof. Dr. Ali Erbaş:  Doğru bilgiyi topluma ulaştırmalıyız

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın toplumu bilgilendirmekteki önemine dikkat çekerek şunları belirtti: Bizim başkanlık olarak daha iyi çalışmamız gerekiyor ki doğru bilgiyi topluma ulaştıralım.

Şu anda devletimizi her yerde temsil eden tek kurum Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Mezra, köyüne varacak kadar Diyanet mensupları, imamımız var. İmam ve vaizlerimizi nitelikli bir şekilde yetiştirirsek doğru dini bilgi oralarda yayılır ve yanlışlıklardan toplumumuzu engellemiş olur. İnşallah bir Diyanet Akademisi kuracağız. Amacımız daha kaliteli din görevlilerine sahip olmaktır.

“KALBİ KAYAN GENÇLER OLABİLİYOR”

“Toplumumuzu ilahiyat fakülteleri aydınlatmalı. 23 Mart’ta Malatya’da ilahiyat fakülteleri ve İslami bilimler fakültelerinin dekanları ile bir araya geleceğiz. Daha aktif nasıl olacağız, onları gündeme getireceğiz? Tarikat ve cemaatler kendi düşüncelerini toplumda yaygınlaştırmak isterler. Bunları ikiye ayırmak lazım. İyi niyetli olanlar, Kur’an ve sünnetle hareket edenler. Bunları değerli buluruz. Yeter ki yanlış bilgi yaymasınlar. Ancak bu çizgiden sapanlar, yanlış bilgi veren, kim olursa olsun Diyanet İşleri Başkanlığı olarak eğitim birimleri olarak karşı çıkmamız gerekiyor. Karşı çıkmadığımız zaman FETÖ gibi DEAŞ gibi terör örgütü oluşabiliyor, kalbi kayan gençler olabiliyor. El birliği ile bunu önlememiz gerekiyor. Baskı yapsalar da buna boyun eğecek değiliz.”

Ekrem Keleş: Kafamıza göre uçuk yanıtlar veremeyiz

 Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Ekrem Keleş de son dönemde fetvalar üzerinden yapılan tartışmalarla ilgili şunları söyledi:

“Halkımız bize soru soruyor, biz günümüz şartlarına göre cevap veriyoruz. Kafamıza göre uçuk yanıtlar veremeyiz. Bilgi kaynaklarımız çerçevesinde yanıt vermeye çalışıyoruz. Şöyle bir sorunla karşı karşıyayız, verdiğimiz bir cevaptan bir cümle bağlamından koparılmak suretiyle manşete çekiliyor ve yanlış algılamalara sebep olabiliyor. Çocuk evlenme konusunda olduğu gibi. Kurul kararı alıyoruz; ‘Çocuklar evlendirilmesin’ diyoruz, ikna edemiyoruz. Nikah, boşanma ile ilgili sorular geliyor, onlara ‘Resmi nikâhı yapmadan dini nikâh yapmayın’ diyoruz, boşanma için de aynı şekilde. Defalarca uyardık. Ötanazi, beyin ölümü gibi konularda hem tıp doktorlarını davet ediyoruz hem de kaynaklarımızla yanıtları oluşturmaya çalışıyoruz.”

“Küresel güçler ve bazı hesaplı çevreler, İslam dünyasında ve bölgemizde mezhepçilik ateşini körüklemek için büyük gayretlerin içerisindeler.” diyen Bozdağ, herkesin duyarlı olması gerektiğini vurguladı.

Telefonda fetva verilmesi döneminin kapandığını ifade eden Bozdağ, “Diyanet, Alo-Fetva hattını arayanların sorularını alacak, ancak bu sorulara cevaplar yazılı olarak verilecek” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Ekrem Keleş aralarında YeniBirlik Gazetesi Ankara Temsilcisi Seda Şimşek’in de bulunduğu medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.