Vakıf Katılım web
Röportaj 28.11.2020 07:45 Güncelleme: 28.11.2020 12:41

"BANA 21. YÜZYILIN POP ŞAİRİ DİYORLAR"

"Elektrikli Testere gibi sesli insanlar tanıyorum konserleri izdiham, neden? Çünkü çok meşhur! Dinlemeye değil, izlemeye gidiyorlar. Hayvanat bahçesine gider gibi…"
"BANA 21. YÜZYILIN POP ŞAİRİ DİYORLAR"

Aslı SERTDEMİR

Fotoğraf: Şafak Güven                                            

“Sanatta ego tansiyon gibidir. Belirli bir ölçekte durmalı. Ne çok düşük ne de çok yüksek olmalı bence. Düşük olursa enerjini, tılsımını, yüksek olursa kendini kaybedersin.”

Yüzey onun için anlamsız, “Eflatun” kelimelerin içine giriyor. Kimsenin bakmaya tenezzül etmediği hecelerin derinlerinde geziniyor. Ona ne denizi ne deniz kabuğunu ne de içindeki inciyi görmek yetiyor. EF o ilk kum tanesinin peşinde… Ve o dehlizlerde gördüklerini, onu anlayanlara anlatmanın derdinde. Belki de ondan, en bilindik kelimelerin ilk keşif hissi… Şarkılarına “benim” deyip, kimselerin kimseye vermeyişi…

Çok sormuşlardır ama birde bize anlat, neden Eflatun?

Eflatun benim eserlerimi yazdığım dünyanın gökyüzünün rengi, ürettiğim bir eserin altına bu ismi çiziktirmek ruhumu tatmin ediyor.

Kimileri hala senin şarkılarının sözlerini hala Cemal Süreyya’ya ait sanıyor. Yorumculuğuna denecek laf yok. Ama benim için de sözlerin sesinin önünde… Sözlerindeki bu üslup farkı nereden?

Ne tarz müzik yapıyorsun diye sorduklarında yıllardır “edebi müzik yapıyorum” diyorum. Sanırım bu yüzden bana 21.yy pop şairi diyorlar. Bir şarkının müziğini ayırdığınızda sözleri şiirsel nitelikte ayakta kalmıyorsa günübirlik bir sanat icra ediyorsunuz demektir. 

 Yazım dilini, yorumculuğunu etkileyen bir isim, kitap, bir olay var mı?

Sanatın her alanından beslenen biriyim. Müzik sadece müzikten oluşmaz eğer öyleyse çok tek düze bir üretici olursunuz. Müziğimin içinde Rembrand ışığı Rodin duruşu, Küçük İskender şairliği, Mimar Sinan dehalığı barınmalı. Bu sebeple etkilendiğim başka bir türün sanatçısıysa bile ilham edindiğim çok fazla isim var. Zweig, Dostoyevsky, Christopher Nolan, Fellini, Orhan Kemal, Nazım Hikmet, Cortazar, J.S Bach, Beethoven, Rachmaninov uzar gider.  

Birçok kişiye şarkı verdin. Düet çalışmalarında oldu. Düet yapmayı seviyor musun? Yakında yine böyle bir çalışman var mı?

Burcu Güneş, Fatih Erkoç, Funda Arar, Nalan (Of Aman), Ziynet Sali alfabetik olarak söyledim…

Düet; iki ayrı ruhun aynı şarkıda kanat çırpması gibi bir şey… Seviyorum bu birlikteliği elbet. Egoların sanata sızmadığı her zaman diliminde kolektif çalışmaya kapım açıktır. Klasik Müzik kökenli bir müzisyen olduğum için aynı anda 80 tane müzisyenin bir senfoniyi uyum içinde çalma geleneğinden geliyorum. Yakın zamanda Gözde Lora isminde yeni bir ismi müzik sektörüne kazandıracağım. Onun ilk teklisinden sonra bir düet gelecek.

Türkiye hatta dünyayı da içine alalım en çok kiminle düet yapmak isterdin?

Michael Bublee

Söz yazarlığı dersi veriyorsun. Ders alarak öğrenilecek bir şey mi söz yazmak?

Kesinlikle öğrenilecek bir şey. Söz yazarı olmasalar da eğitimden sonra artık şarkıları başka bir kulakla ve algıyla dinleyebiliyorlar. Biz Beste Dükkanı isimli atölyede ki bunun radyo programını da yapıyoruz Kafa Radyo’da; öğrencilerimize şarkı yazmanın temel dinamiklerini öğretiyor onların yazdıkları şarkıları profesyonel sahaya akortluyoruz.

İlginç bir radyo programın da var. Dinlemeyen için programını anlatır mısın?

Kafa Radyo’da her Perşembe saat 21:00 ‘de Tanzer Gümüş ile birlikte Beste Dükkanı isimli radyo programını yapıyoruz. Program sırasında dinleyicilerden  gelen şarkı sözlerini o anda besteliyoruz. Çok keyifli heyecanlı ve dinamik bir program. Besteleri o  anda yaptığımıza inanmıyor birçok dinleyici ama şarkı sözünü gönderenler elbette gerçeği bildikleri için ikna oluyorlar. İlerleyen zamanlarda bunu canlı canlı sahneye de taşımayı hedefliyoruz.

Malum korona… Özellikle sizin sektör için maalesef şu ara işler kesat… Korona öncesinde sahne ve konser programların yoğun muydu? Seni tatmin ediyor muydu? 

3 senedir Nişantaşı Zihni Bar’da program yapıyordum. Sanırım İstanbul’un en otantik ve sanatsal mekanlarından biridir. Şimdilerde kovid sadece sağlığımızı değil ceplerimizi ve ekonomimizi de yoğun olarak tehdit etmekte. Ben kendi adıma durmadan şarkı yazıp bu korku filminin bitmesiyle yeni albümlerimi insanlara sunmayı hedefliyorum. Sanatçı hiçbir zaman durmaz durmamalı. Hep üretmeye devam etmeli.

“Popüler olmak” Eflatun için ne demek?

Bu toplumda herkes popüler olmak meşhur olmak istiyor. Onları haksız bulmuyorum aslında çünkü meşhur olanlara karşı inanılmaz bir ilgi ve saygı var toplumda. Karakola bile işiniz düşse sizi tanıyorlarsa sorunlarınıza daha yakından bakıyorlar. Bu sebeple herkes meşhur olmak istiyor. Ailesinde, okulunda insan olduğu için değil meşhur, zengin, güzel olduğu için farklı muamele görenlerin ülkesinde herkes popüler olmak ister. Mesela sesi çok iyi olduğu için değil sadece çok meşhur olduğu için de konserlerine gidiyor insanlar sanatçıların. Elektrikli testere gibi sesli insanlar tanıyorum konserleri izdiham, neden? Çünkü çok meşhur! Dinlemeye değil, izlemeye gidiyorlar. Hayvanat bahçesine gider gibi… Bir daha nerede “Fil” göreceğiz. Bi gidelim bakalım o kadar büyük mü gerçekten, düşüncesi etkin.

İşinde, sektöründe asla yapmam dediğin bir şeyler var mı? 

Ne kadar tutacağını bilsem de sevmediğim şarkıyı asla albüm olarak çıkartmam. Ne kadar para verirlerse versinler sevmediğim yapımcıyla asla ve asla çalışmam. Zaten uzun süredir kendi yapımcılığımı yapıyorum. “Aşkmüzikyapım”

Sektörün Eflatun’un gözünde nereye gidiyor?

Müzik sektörü kendi şarkılarını yazan aranje eden, söyleyen daha doğrusu kendi ekibini kurabilen sanatçıların kendi yapımcılıklarını yaptığı bir yere gidiyor. Yapımcı adı altında suyun başını tutan bir takım yapımcılar ki artık hiçbir şey yapmıyorlar bu işi tamamen bıraktılar. Paranın etkin olarak dönmediği bir sektörü batan bir gemi gibi herkes terk ediyor. Sadece bu işe aşık, bu işi çok sevenler kalıyor ve bu gemi tekrar mavi ve sonsuz denizlere yelken açacak buna inanıyorum.

Konuşmalarının genelinde hırslarını, egolarını terbiye etmiş bir adam imajı var. Cidden öyle mi? Yoksa çok iyi rol mü yapıyorsun?

Tabi ki rol yapıyorum. Ego tavan bende! Sanatta ego tansiyon gibidir. Belirli bir ölçekte durmalı. Ne çok düşük ne de çok yüksek olmalı bence. Düşük olursa enerjini, tılsımını, yüksek olursa kendini kaybedersin.

Pandemi dönemi sana bir şey öğretti mi?

Hayat çok kısa hatırlatması yaptı. En iyi bildiğimiz şeyleri bile arada hatırlattığı için ayrıca seviyorum bu hayatı.

Baba Eflatun’u anlatır mısın bize?

Baba olmak kainatı kalbinde taşımak gibi. Dünyanın bütün şiirleri bütün şarkıları bir araya gelse anlatamazlar bu hissi. Sonsuzluğa açılan kapının sihirli kelimeleri gibi 2 evlat sahibiyim. Kızım Lila Hatun (5) oğlum Mavi Tuna (2 ) onlarla çokça vakit geçirmeye onları tanımaya çalışıyorum. Duyduğum sonsuz sevgiyi onlara da hissettirmeye çalışıyorum. Sevmek başka bunu anlatmak ve hissettirmek çok farklı şeyler. Herkes sevdiğini iddia ediyor aslında ama bunu hayata uyarlayan çok az.

Baba ve kızları arasında özel bir ilişki, aşk vardır. Ya seninle kızın arasında…

Lila elime doğdu. Kordonunu ben kestim. Ona her baktığımda cenneti görüyorum. Piyanoya dokunurken, bir şarkı söylerken hep kendimden bir taraf buluyorum. Şimdiden beste yapmaya başladı. Yakın zamanda onun söylediği ve beraber yazdığımız şarkılarımızı kaydetmeye ve yayınlamaya başlayacağız. İlk kardeşine bir şarkı yazalım dedim. “Hayır! Ben Deniz’le ilgili bir şey çalışmaya başladım.” dedi…

Bundan yıllar yıllar sonra Allah ömür verirsen 80 yaşında ne yapıyor olursun?

 Müzik ve sanırım roman yazıyor olurum.

Yine yıllar sonra “Eflatun” ardından ne duymak ister?

Ne şarkılar yazmış be adam desinler isterim. Zamanının bir takım tehdit ve yanlışlarına aldanmadan sanatını yapmaya şarkılarını yazıp söylemeye devam etmiş desinler isterim.

Hadi bize veda et…

Vedaları anlatan şarkılar yazarım da hiç sevmem gidişleri terk edişleri. Zaten bizim vedalarımız hep görüşürüz şeklindedir. O halde son cümle; İstanbul’da Kanlıca’da bu güzel gün için teşekkür ederim. Sohbet güzel demlenmiş bir çay tadındaydı, kahveye de beklerim…