Röportaj 21.03.2022 12:00 Güncelleme: 21.03.2022 12:09

"ANKARA İZMIR VE DIYARBAKIR'A KÜLTÜR FESTİVALLERİ GELİYOR:" SANATIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ

Özgül Özkan Yavuz: Geçen yıl İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nin açılışı ile başlayan ve 7,8 milyon sanatseverimizi ağırladığımız Beyoğlu Kültür Yolu Festivali bu yıl da 28 Mayıs-12 Haziran'da düzenlenecek. Aynı tarihlerde 4,7 kilometrelik bir rotada Başkent Kültür Yolu Festivali'ni de yapacağız. 2023 yılında ise bu festivallerimize İzmir ve Diyarbakır'ı da dahil edeceğiz.
"ANKARA İZMIR VE DIYARBAKIR'A KÜLTÜR FESTİVALLERİ GELİYOR:" SANATIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ

NEŞE BERBER

Türkiye’nin 2023 vizyonu ve hedefleri çerçevesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz ile bu yıl gerçekleşen Kültür ve Sanat etkinliklerini önümüzdeki yıllarda yapılacak projeleri kültür ve sanatın insanlar üzerindeki etkilerini konuştuk. İstanbul’da yapılan Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nin etkisi hala devam ederken bakan yardımcısı Yavuz, Başkent Kültür Yolu Festivali'nin de yapılacağını 2023 yılında ise bu festivallere İzmir ve Diyarbakır’ı da dahil edeceklerinin müjdesini veriyor.

Bakanlık olarak kültür ve sanatta hangi çalışmaları yapıyorsunuz?

Türkiye'nin 2023 vizyonu ve hedefleri çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla, Sayın Bakanımızın yol göstericiliğinde, hazırladığımız plan ve programlarımız doğrultusunda kültür-sanat başta olmak üzere birçok projeyi hayata geçiriyor, faaliyetler üretiyor, sayısız eser ve hizmete imza atıyoruz.

Ülkemizin sahip olduğu eşsiz kültürel değerlerin korunması, yaşatılması, tanıtılması ve millî bir bilincin oluşturulması için Bakanlık olarak çalışmalarımıza aralıksız olarak devam ediyoruz. Sanatın iyileştirici özelliğine her zaman vurgu yapıyoruz. Pandemi döneminde bile tüm sanat birimlerimizle birlikte sanatseverlerimizi sanattan ayrı bırakmamak için çalıştık.

Şu anda Devlet Tiyatrolarımız, Devlet Opera ve Balemiz, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğümüze bağlı Koro ve Topluluklarımız yoğun bir şekilde etkinliklerine devam ediyor. Tiyatro Festivallerimiz, konserlerimiz, sanat yarışmalarımız, sergilerimizi vatandaşlarımızla buluşturuyoruz.

Biliyorsunuz geçen yıl İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin açılışı ile başlayan ve 7,8 milyon sanatseverimizi ağırladığımız Beyoğlu Kültür Yolu Festivali bu yıl da 28 Mayıs-12 Haziran’da düzenlenecek. Aynı tarihlerde 4,7 kilometrelik bir rotada Başkent Kültür Yolu Festivali'ni de yapacağız. 2023 yılında ise bu festivallerimize İzmir ve Diyarbakır’ı da dahil edeceğiz.

Son günlerde hem AKM hem CSO’da önemli sanatsal faaliyetler yapıyorsunuz. Biraz detaylandırır mısınız?

Günümüz dünyasında kültür merkezleri artık insan hayatında önemli bir yere sahip. İnsanlar modern hayatın yoğunluğunu ve yorgunluğunu büyük oranda bu tarz mekânlardaki etkinliklere katılarak atıyorlar. Buraları adeta ev ve iş yerlerimiz dışında üçüncü adresimiz olarak tarif edebiliriz. Kültür merkezleri bu nedenle çok fonksiyonlu yapılar olarak planlanıyor. Her yaş grubunda insanın kültürel ve sanatsal olarak her türlü ihtiyacını karşılayacak şekilde inşa edilen ve yönetilen bu merkezler şehir hayatının da merkezi oluyor.

“İSTANBUL AKM VE ANKARA CSO ADA EN GÜZEL ÖRNEK”

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi ve CSO ADA Ankara bunun en güzel örnekleri olarak karşımızda duruyor. Bu iki mekân en büyükleri olarak dikkat çekiyor ama ülke genelinde kültür merkezleri, tiyatro sahneleri, kütüphane, müze sayısında son 20 yılda büyük yol kat edildi. Kültür merkezi sayımız 2002 yılında 42 iken bugün bu rakam 122. Yine 2002 yılında tiyatro sahne sayımız 28 iken bugün sahne sayımız 81’e ulaştı. Bakanlığımıza bağlı müze sayısı 209, Bakanlığımız denetimindeki özel müze sayısı ise neredeyse üç katına çıkarak 319 oldu. Bu rakamlar geldiğimiz noktayı en iyi şekilde özetliyor.

“HALKIMIZLA BULUŞTURUYORUZ”

Bakanlık olarak tüm kültür-sanat kurumlarımızda günceli yakalayarak gündemdeki konuları kültür ve sanat faaliyetleri aracılığıyla Bakanlığımızın kültür merkezleri, müzeleri, kütüphaneleri, sergi salonları gibi mekânlarında halkımızla ve sanatseverlerle buluşturuyoruz.

Festivaller, dönemsel etkinlikler, sergiler ve diğer tüm etkinlikler bu anlamda çok büyük ilgi görüyor. İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi, Ankara’da CSO Yeni Konser Binasının da içinde bulunduğu CSO ADA Ankara da bu anlamda büyük bir eksikliği kapattı.

Kültürel mekân altyapımız elbette sanatsal ve kültürel üretimin artmasına da önemli bir katkı yapıyor. Etkinliklerimizin neredeyse tamamı kapalı gişe olduğu gibi bu mekânlarda dışarıdan etkinlik yapmak için de önemli bir talep var. İlgili birimlerimiz de bu taleplere cevap vermek üzere yoğun bir şekilde çalışıyor.

“İKİ BÜYÜK ŞEHRİMİZİN SEMBOL MEKANLARI”

Tüm bu özellikleriyle hem İstanbul AKM hem Ankara CSO Binası iki büyük şehrimizin sembol mekânlarından oldu. İki mekân da ulaşılabilirliği, erişilebilirliği ve sunduğu kültürel ve sanatsal etkinliklerle iki büyük şehrimizin sosyal ve ekonomik kalkınmasına gözle görülür bir katkıda bulunacak. Kültür endüstrilerinin ülke ekonomileri ve istihdamında sahip olduğu önem dikkate alındığında bu altyapı yatırımlarının değeri de daha iyi anlaşılacaktır. Her şeyden önemlisi kadim kültürümüzün geleceğe aktarılması için kültür-sanat üretiminin artırılması ve ortaya konulan eserlerin milletle buluşturulması gerekiyor. Biz de var gücümüzle bunun için çalışıyoruz.

Kadın hakları ve kadın-erkek konusu dünyada en çok konuşulan konu. Kadın hakları konusunu nasıl tarif edebilirsiniz?

Ben kadın ve erkeğin toplum içerisindeki rolünü şöyle tarif ediyorum. Kadını ve erkeği tıpkı beynimizin sağ ve sol lobu gibi düşünebiliriz. Her ikisinin de hayata dair farklı fonksiyonları var. Bir araya geldiklerinde, birlikte hareket ettiklerinde yaşam canlanıyor. Yarısı erkek, diğer yarısı kadından oluşan toplum da böyle.

“KADIN HAKLARINI HAKLARDA EŞİTLİK ROLLERDE ADALET OLARAK ÖZETLEYEBİLİRİZ”

Kadınlar ve erkekler bir araya geldiklerinde gerçek anlamda toplumu oluşturuyor ve sürekliliğini sağlıyorlar. Bir insan nasıl beyninin sadece yarısını kullanarak yaşayamıyorsa, toplumun yarısını oluşturan kadınlar sistemin ve hayatın aktif olarak içinde olduğunda toplumlar gelişiyor, insanların yaşam kalitesi yükseliyor, ekonomik ve sosyal kalkınma gerçekleşiyor. Kadınları hayata dahil etmeyen, kadınların hakkını ve hukukunu korumayan toplumların gelişebileceğine, zenginleşebileceğine, kalkınabileceğine ve mutlu olabileceğine inanmıyorum. Kadın haklarını, haklarda eşitlik, rollerde adalet olarak özetleyebiliriz.

“KADININ YERİ VE ÖNEMİNİ GÖRÜYORUZ”

Orta Asya’dan bugüne tüm Türk tarihinde, devlet yönetiminde, Kurtuluş Savaşı gibi tarihimizin önemli dönüm noktalarında kadının yeri ve önemini görüyoruz. Türk töresinde kadın ve aile her zaman önemli ve öncelikli bir konumda. Çünkü güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum ve güçlü devlet demek.

Kadına karşı şiddet hakkında ne diyebilirsiniz?

Maalesef tırnak içerisinde “kadın sorunu” tüm dünyanın gündeminde olmaya devam ediyor. Dengeli ve adil bir dağılım ve eşitlik sağlanana kadar, kadına şiddeti yok edene kadar bu konularda çalışmaya devam edeceğiz. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de bu sorun maalesef ki var.

"KADINA KARŞI ŞİDDETLE MÜCADELEMİZ KESİNTİSİZ BİR ŞEKİLDE DEVAM DİYOR"

Biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımız kadına karşı şiddete karşı hazırlanan yeni bir yasa tasarısı üzerinde çalışıldığının ve kısa zamanda bu tasarının Meclise geleceğinin müjdesini verdi. Kadına karşı şiddet uygulayanların takım elbise giyip kravat takarak hakim karşısında ceza indirimi istemesi kabul edilebilir bir durum değildi. Bu yeni tasarının çok daha iyi sonuçlar doğuracağını ve bunun toplumda rahatlama yaratacağını düşünüyorum. Bu düzenleme istenen beklenen bir düzenleme idi. Hayırlı olması diliyorum.

FOTOĞRAFLAR: ŞAFAK GÜVEN